Stanislas Wawrinka ile Rafael Nadal arasındaki Avustralya Açık finaline korttaki oyundan çok Nadal'ın nükseden sakatlığı damgasını vurdu. Rakibinin içinde bulunduğu durum doğal olarak Wawrinka'yı da etkileyince son iki sette kör dövüşü seyrettik. Nadal'ın hem sağlık molası hem de kupa seremonisinde seyirci tarafından yuhalanmasıysa kendisinin sakatlıklarına dair tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Yaşananlarla ilgili yapılan yorumların ekseriyeti, Rafa'nın çok centilmen bir tenisçi olduğu ve dolayısıyla seyircilerin kendisine haksızlık ettiği yönünde. Fakat buradaki esas meselenin centilmenlik değil, sportmenlik olduğunu hatırlatmak lazım. Söz gelimi İspanyol raketin kariyeri boyunca aldığı yenilgilerin önemli bir bölümünün geçirdiği birtakım sakatlıklara bağlanması spor ahlakıyla bağdaşmayan bir durum. Bunun da altında Nadal'ın sakatlıklarını sürekli medyatize etmesi yatıyor. Öte yandan kendisinin sağlık molalarıyla ilgili sicili de pek temiz sayılmaz.
Hatırlatmak gerekirse Nadal, 2010 Wimbledon'da Philipp Petzschner'e karşı elenmenin kıyısından döndüğü üçüncü tur maçında aldığı bir tıbbi mola esnasında antrenörü ve aynı zamanda amcası olan Toni'nin kendisine taktik vermesi nedeniyle para cezasına çarptırılmıştı. Üstelik suçlamalar karşısında önce esip gürlemiş, yaptırıma uğradıktan sonra da "Kurallar kurallardır." demekle yetinmişti.
Hatırlatmak gerekirse Nadal, 2010 Wimbledon'da Philipp Petzschner'e karşı elenmenin kıyısından döndüğü üçüncü tur maçında aldığı bir tıbbi mola esnasında antrenörü ve aynı zamanda amcası olan Toni'nin kendisine taktik vermesi nedeniyle para cezasına çarptırılmıştı. Üstelik suçlamalar karşısında önce esip gürlemiş, yaptırıma uğradıktan sonra da "Kurallar kurallardır." demekle yetinmişti.
Demem o ki dünya 1 numarası, eğer bugün kortu dolduran seyircilere gönül koyduysa hatayı kendisinde aramalı.