22 Şubat 2014

Tenis İçin TRT'ye İhtiyaç Var


 TRT'nin özellikle son birkaç yıldır izlediği yayın politikasıyla mevcut iktidarın borazanlığı yaptığı herkesin malumu. Bunun bir sonucu mudur, bilinmez ama TRT'de bir süredir hiç tenis izleyemez olduk. 90'lı yıllardan bu yana Fahri İkiler ve Tansu Polatkan gibi usta spikerleriyle bir nesle tenisi sevdiren kanal, hâlihazırda hiçbir Grand Slam'in yayın hakkına sahip değil. Ellerinde kalan son büyük turnuva olan Roland Garros'u da 2011'den sonra yayımlamayı bıraktılar.

 Tenisseverler olarak TRT tarafından mağdur edilmeye fazlasıyla alışığız. TRT GAP, TRT 3 ve TBMM TV'nin aynı kanal üzerinden dönüşümlü olarak yayın yaptığı dönemde Roland Garros yayınlarının kesilmesine az öfkelenmedik. Bereket ki kurum, şimdilerde ayrı bir spor kanalına sahip. Ancak yayıncılık anlayışları, ellerindeki büyük imkanlara rağmen geçmişe rahmet okutuyor.

 TRT, varlığını Türk halkının cebinden çıkan vergilere borçlu olan bir kurum. Fakat biz, bu kuruma özel televizyonlarla reyting yarışına girsin diye vergi ödemiyoruz. Söz gelimi TRT'nin önceliği futbola değil, özel televizyonların kâr etmediği için yayımlamadığı sporlara vermesi gerekiyor.

 Bugün hayranlıkla izlediğimiz pek çok tenisçi, icra ettikleri sporla televizyonda seyrettikleri maçlar sayesinde tanışmıştır. Türkiye gibi nüfusunun büyük bir bölümünün ekonomik sıkıntı çektiği bir ülkede ise televizyon yayınlarının tenisçi yetiştirme noktasındaki önemi daha da fazla. Dolayısıyla TRT'nin tenis yayımlaması, ülke tenisinin gelişimi açısından bir zorunluluk.