Daniel Evans, Sara Errani, Thomaz Bellucci ve şimdi de Alize Cornet... Bunlar bir yıldan kısa bir süre içinde teniste gündeme gelen doping olayları. Belki arada benim atladığım başka isimler de olabilir ama meselemiz bu değil. Buradaki esas sorun şu: N'oldu da tenisle dopingin adı daha önce hiç alışık olmadığımız kadar yan yana gelmeye başladı?
İşte bu sorunun yanıtını verebilmek için filmi ta Maria Sharapova'nın meldonyum vakasına kadar geri sarmak gerekiyor. Çünkü o olayla birlikte tenis için Pandora'nın kutusu resmen açılmış oldu.
Sharapova, doping testinin pozitif çıktığını kamuoyuyla paylaştıktan birkaç gün sonra medyadaki dezenformasyonları yalanlamak için yayımladığı Facebook mesajının sonlarına doğru şöyle bir cümle kullanmıştı: "Ben dürüst ve açık biriyim. Sakat olduğumu iddia ederek gerçekleri gizleme yolunu seçmeyeceğim." (*)
Yıllardır en üst seviyede tenis oynayan Rus raketin son derece kayda değer olan bu ifadesi aslında büyük bir itham içeriyordu. Demek ki birileri, geçmişte sakatlık ve benzeri kılıflarla dopinge bulaştıklarını kamuoyundan gizlemişti. İşin daha vahim tarafıysa Sharapova'nın ortaya attığı bu iddia, bizzat ITF tarafından teyit edilecekti.
Ağustos 2016'da doping yönetmeliğini değiştirdiğini duyuran ITF, resmi sitesi aracılığıyla herkesin aklıyla alan eden, sk'iandal bir açıklamaya imza attı. Tenisin uluslararası seviyedeki en büyük yönetim organı, söz konusu duyuruda hem Sharapova'nın ima ettiği şeyin adını koyuyor (silent ban) hem de bu uygulamayı kaldırdığını ilan ediyordu. Bu, geçmişte yapılan usulsüzlüklerin açık bir itirafıydı. (**)
İşte bu sorunun yanıtını verebilmek için filmi ta Maria Sharapova'nın meldonyum vakasına kadar geri sarmak gerekiyor. Çünkü o olayla birlikte tenis için Pandora'nın kutusu resmen açılmış oldu.
Sharapova, doping testinin pozitif çıktığını kamuoyuyla paylaştıktan birkaç gün sonra medyadaki dezenformasyonları yalanlamak için yayımladığı Facebook mesajının sonlarına doğru şöyle bir cümle kullanmıştı: "Ben dürüst ve açık biriyim. Sakat olduğumu iddia ederek gerçekleri gizleme yolunu seçmeyeceğim." (*)
Yıllardır en üst seviyede tenis oynayan Rus raketin son derece kayda değer olan bu ifadesi aslında büyük bir itham içeriyordu. Demek ki birileri, geçmişte sakatlık ve benzeri kılıflarla dopinge bulaştıklarını kamuoyundan gizlemişti. İşin daha vahim tarafıysa Sharapova'nın ortaya attığı bu iddia, bizzat ITF tarafından teyit edilecekti.
Ağustos 2016'da doping yönetmeliğini değiştirdiğini duyuran ITF, resmi sitesi aracılığıyla herkesin aklıyla alan eden, sk'iandal bir açıklamaya imza attı. Tenisin uluslararası seviyedeki en büyük yönetim organı, söz konusu duyuruda hem Sharapova'nın ima ettiği şeyin adını koyuyor (silent ban) hem de bu uygulamayı kaldırdığını ilan ediyordu. Bu, geçmişte yapılan usulsüzlüklerin açık bir itirafıydı. (**)
Şimdi önümüzde böylesine somut iki gerçek dururken birbiri ardına çıkan doping haberlerine şaşırmamak gerekir. Gördüğümüz kadarıyla ITF'nin -bilhassa Sharapova olayından sonra- bu zamana kadar tüm pislikleri süpürdüğü halının altında artık yer kalmadı. Peki geçmişte işlenen suçlar n'olacak diyorsanız onları da ancak Andre Agassi gibilerin ileride yapacakları itiraflarla öğrenebileceğiz.
(*) https://www.facebook.com/sharapova/posts/10153282306932680
(**) http://www.itftennis.com/news/237420.aspx
(*) https://www.facebook.com/sharapova/posts/10153282306932680
(**) http://www.itftennis.com/news/237420.aspx