Grand Slam turnuvaları, tenisin vitrinidir. Her tenisçi adayı bir gün bu büyük arenada yer almayı ve hatta yapabilirse kupa kaldırmayı düşler. Öte yandan bu turnuvaların oyuncu gelişimine olan katkısı da muazzamdır. Tam bir kurtlar sofrası olan profesyonel teniste yukarılara tırmanabilmenin en önemli şartlarından biri de daha yüksek seviyedeki oyuncularla karşılaşmak ve oyununuzu onların düzeyine çıkarmak için gayret sarf etmektir. Tenisin en üst seviyede oynandığı Grand Slam turnuvaları işte tam da bu noktada oyunculara eşsiz bir fırsat sunar.
Selin Övünç'ü geçtiğimiz yıl Amerika Açık'a, bu sene de Avustralya Açık'a yollamayan Türkiye Tenis Federasyonu yetkilileri, oyuncunun sadece hayalleriyle oynamamış, aynı zamanda gelişimine de büyük bir darbe indirmiştir. Üstelik bu akılalmaz karar, sadece Selin'i değil, genel olarak Türk tenisini de tırpanlamaya yöneliktir. Bunun nedenlerine birazdan geleceğiz ama altını çizmemiz gereken başka bir husus daha var.
Bugün elemeleri oynanmakta olan Avustralya Açık'ta Selin'in devre dışı bırakılmasının ardından yalnızca 3 oyuncuyla temsil edilebiliyoruz. Pemra Özgen ve Cem İlkel elemelerde mücadele ederken Bora Şengül ise gençler ana tablosunda boy gösteriyor. Yani tenisçi fabrikası olan belli başlı ülkeler gibi 15-20 oyunculuk bir slam kadromuz yok. Hâl böyleyken Türk tenisini yönettiğini zannedenlerin bir Grand Slam'de ve üstelik doğrudan ana tabloda yarışacak bir tenisçiyi değerlendirmemek gibi bir lüksü olamaz.
18 yaşındaki bir tenisçiye yapılan bu muamele, alt yaş gruplarındaki tenisçi adaylarında da büyük bir yıkım etkisi yaratacaktır. Tenis gibi gelecek garantisinin asla olmadığı bir spor dalında oyuncuları var eden tek şey, hayalleri ve azimleridir. Siz, federasyon olarak başarıyı cezalandırırsanız hiçbir çocuğun tenisçi olmak için bir motivasyonu kalmayacaktır. Bu da Türk tenisinin yarınlarının ipotek altına alınması demektir.
Selin'i ikidir Grand Slam'e göndermeyenler, son tahlilde Türk tenisine ihanet etmektedir. Bu ihanet şebekesi ve zihniyeti temizlenmeden tenisimizin ilerleme kaydetmesi ise mümkün değildir.
Selin Övünç'ü geçtiğimiz yıl Amerika Açık'a, bu sene de Avustralya Açık'a yollamayan Türkiye Tenis Federasyonu yetkilileri, oyuncunun sadece hayalleriyle oynamamış, aynı zamanda gelişimine de büyük bir darbe indirmiştir. Üstelik bu akılalmaz karar, sadece Selin'i değil, genel olarak Türk tenisini de tırpanlamaya yöneliktir. Bunun nedenlerine birazdan geleceğiz ama altını çizmemiz gereken başka bir husus daha var.
Bugün elemeleri oynanmakta olan Avustralya Açık'ta Selin'in devre dışı bırakılmasının ardından yalnızca 3 oyuncuyla temsil edilebiliyoruz. Pemra Özgen ve Cem İlkel elemelerde mücadele ederken Bora Şengül ise gençler ana tablosunda boy gösteriyor. Yani tenisçi fabrikası olan belli başlı ülkeler gibi 15-20 oyunculuk bir slam kadromuz yok. Hâl böyleyken Türk tenisini yönettiğini zannedenlerin bir Grand Slam'de ve üstelik doğrudan ana tabloda yarışacak bir tenisçiyi değerlendirmemek gibi bir lüksü olamaz.
18 yaşındaki bir tenisçiye yapılan bu muamele, alt yaş gruplarındaki tenisçi adaylarında da büyük bir yıkım etkisi yaratacaktır. Tenis gibi gelecek garantisinin asla olmadığı bir spor dalında oyuncuları var eden tek şey, hayalleri ve azimleridir. Siz, federasyon olarak başarıyı cezalandırırsanız hiçbir çocuğun tenisçi olmak için bir motivasyonu kalmayacaktır. Bu da Türk tenisinin yarınlarının ipotek altına alınması demektir.
Selin'i ikidir Grand Slam'e göndermeyenler, son tahlilde Türk tenisine ihanet etmektedir. Bu ihanet şebekesi ve zihniyeti temizlenmeden tenisimizin ilerleme kaydetmesi ise mümkün değildir.