Musibet sözcüğü için ansızın gelen felaket tanımını yapmış TDK. Dün gece Amerika Açık'ta Novak Djokovic ve boğazından vurulan çizgi hakeminin yaşadıklarını daha iyi açıklayacak bir kelime yoktur herhalde.
Sırp
tenisçi, Pablo Carreno Busta önünde ilk sette servisini kırdırıp 6-5
geriye düştükten sonra her maçta görülen, sıradan bir şey yaptı. Ancak
cebinden çıkarıp kortun kenarına göndermek istediği top bir anda çizgi
hakeminin boğazına isabet etti. Elbette ortada bir kasıt yoktu. Üstelik
Novak'ın niyeti hıncını toptan çıkarmak da değildi. Yine de hakemi
nefessiz bırakmaya yetebilecek bu vuruşun cezası turnuvadan diskalifiye
edilmek oldu. Zira kural kitabı, insan sağlığını tehlikeye atacak
herhangi bir dikkatsizliğe müsaade etmiyordu.
Djokovic'in
5-4'te yakaladığı üç set puanının ilkini dip çizgiye milimetrelerle
temas eden bir top sonrası değerlendirememesi, yaşanan olayın ne kadar
büyük bir talihsizlik olduğunu göstermesi açısından önemli bir detay.
Ancak beterin beteri var. Nitekim bundan 37 yıl önce Stefan Edberg
benzer bir hadiseye sebebiyet verdiğinde Nole kadar "şanslı" değildi.
İsveçli
raket, 1983 Amerika Açık gençler yarı finalinde Patrick McEnroe ile
karşılaşıyordu. Maç sırasında kullandığı bir servis çizgi hakemi Dick
Wertheim'ın kasığına isabet etti. Aksilik bu ya, o yıllarda çizgi
hakemleri de sandalyede oturuyordu. Dengesini yitiren Wertheim,
sandalyesinden düşüp başını asfalta vurdu ve kaldırıldığı hastanede
hayatını kaybetti. Büyük bir travma yaşayan Edberg, profesyonel tenis
kariyerini başlamadan sonlandırmayı düşünüyordu. Hatta Fransız Voici dergisinde yıllar sonra yayımlanan bir makalede bu trajedi, usta servis-volecinin kortta hiç gülmemesinin nedeni olarak gösterilecekti. Ancak Edberg, bu yıkımın üstesinden bir şekilde gelmeyi başardı ve tenis tarihine adını
altın harflerle yazdırdı. Üstelik ATP'nin yıllardır verdiği sportmenlik ödülü de kendisinin ismini taşıyor.
Demem
o ki dün gece Djokovic'in yaşadığı iş kazasının tekrarlanmayacağının garantisi yok. Bereket, hakem ciddi bir sağlık sorunu yaşamadı. Bundan sonrası için
dileyelim de Edberg'in dolaylı yoldan sebep olduğu ölüm tenis tarihinde
ilk ve tek olarak kalsın.
2 yorum:
merhaba cevap verirsen sevinirim.
atatürk'ü ne kadar seviyorsam canan hanımı o kadar sevmiyorum. bunu bi yere koyalım. sorum tamamen bundan bağımsız olacak. o şekilde cevaplarsan sevinirim.
şahsen ben soyadı meselesi gündeme geldiğinde çok basit arkadaşlar, adımı mustafa soyadımı kemal yazın derdim. atatürk fazla iddialı fazla tartışma yaratıcı değil mi sence de?
Merhaba...
İddialı olması doğal bir durum. Bununla birlikte Atatürk soyadını Ulu Önder'e kendisi değil, TBMM vermiştir. Yeni kurulmuş her ülkenin bu tip büyük iddiaları olmuştur.
Yorum Gönder