1999 Roland Garros tek kadınlar finali, tenis tarihinin hiç kuşkusuz en dramatik maçlarından biri. Pek çokları o finalde yaşananların bütün sorumluluğunu şımarık olarak yaftaladıkları Martina Hingis'e yüklüyor ama ortada kolektif bir hatalar zinciri mevcut. Bunu daha iyi anlamak için maçta neler olduğunu yeniden hatırlamakta fayda var.
Her şey, skor 6-4, 2-0 Hingis'in lehineyken Steffi Graf'ın servis attığı oyundaki ilk puanda başladı. Hingis'in derin return'üne çizgi hakemi tarafından dışarıda kararı verildi. İsviçreli tenisçinin itirazı üzerine sandalye hakemi topun izini incelemeye gitti fakat bulamadı. Daha sonrasında Hingis'in yanına gelen hakem, izi göremediği için verilen ilk karara uymak zorunda kalacağını söyledi. Ne var ki top, televizyondaki tekrardan da görüldüğü üzere açık bir şekilde içerideydi. Hingis de bundan emin olacak ki kurallara aykırı bir şekilde karşı korta geçti ve topun düştüğü yeri gösterdi. Puanın tekrarlanması gerektiğini savunan İsviçreli, maça devam etmeyi reddederek sandalyesine oturdu. Diskalifiye olmanın eşiğine kadar gelen genç raketi korta inen turnuva başhakemi ve WTA süpervizörü ikna etti.
Tüm bu yaşananlar, zaten sicili bozuk olan Fransız seyircisinin Hingis'e cephe almasına sebebiyet verdi. Hingis, özünde haklı olsa da meseleyi gereksiz bir şekilde uzatmış ve çok fevri davranmıştı. Yine de bunlar, bir oyuncunun maç sonuna kadar yuhalanması ve ıslıklanmasına haklı gerekçe oluşturmaz. Fransızların o gün Hingis'e yaptıkları; net bir zorbalık, küstahlık ve terbiyesizliktir. Bununla birlikte Hingis'in şampiyonluktan üç puan uzaktayken aldığı yenilgiyi seyircinin yarattığı atmosfere bağlamak da doğru değildir. Bunu söyleyebilmek için İsviçrelinin performansının tartışmalı puandan itibaren büyük bir düşüşe geçmesi gerekirdi ama böyle bir şey olmadı. Bilakis kaybettiği break avantajını yeniden eline geçirdi ve 5-4'te kupa için servis attı. İşte asıl kopuş da bu oyunun ve ardından setin kaybedilmesiyle başladı.
Graf'ın 6-2 ile kazanıp mutlu sona ulaştığı final setinde kontrolünü tamamen kaybeden Hingis, son oyunda iki kez kol altı servis kullandı ve bir kez daha seyircinin tepkisini çekti. İnsanlıktan tamamen çıkan tribünler, Hingis'i kupa töreni öncesi soyunma odasına giderken de yuhaladı. 18 yaşındaki raket, öyle bir psikolojik tacize maruz kalmıştı ki korta annesinin omzunda ağlayarak dönebildi.
Demem o ki büyük bir trajediye dönüşen finalde kibriti çakan hakemler, yangını körükleyen Hingis, işleri çığırından çıkaransa Fransız seyircisi olmuştur. Öte yandan bu maçın Hingis için sonun başlangıcı olduğuna yönelik değerlendirmeler de yanlıştır. Zira İsviçreli yıldız, kariyerinin devamında -her ne kadar hepsini kaybetmiş olsa da- dört Grand Slam finali daha oynamış ve kupalar kazanmaya devam etmiştir. Genç yaşlarda yarattığı sansasyonu sürdürememesinin nedenini başka yerlerde aramak gerekir.