Tenisin yaşayan
efsanesi Roger Federer, dün Kei Nishikori karşısında oldukça kötü bir maç çıkararak
sürpriz bir yenilgi aldı. Normal koşullarda bu mağlubiyet,
üzerinde çok fazla durmayı gerektirecek bir sonuç değil. Zira istisnasız her oyuncu yılın belli dönemlerinde bu tip neticelerle
karşılaşabilir. Kaldı ki kortlardan iki ay uzak kalmış bir tenisçinin çıktığı ilk turnuvada randıman verememiş olması da
son derece normaldir. Ancak sıkıntı şu ki Federer, oyunun bir departmanında hayati
bir gerileme yaşıyor. Başkalarının ne düşündüğünü bilmiyorum ama beni
kaygılandıran esas husus bu.
Geçtiğimiz hafta yaptığım uzun soluklu Maria Sharapova analizinde reaksiyon süresinin önemini vurgulamaya çalışmıştım. Tekrar hatırlatmak gerekirse reaksiyon hızının düşüklüğü, topun arkasına zamanında geçmenizi, dolayısıyla ideal pozisyonda vuruş yapmanızı engelleyen bir durum. Bu da normale göre daha çok basit hata yapmanıza ve daha az winner üretmenize neden olur. Ayrıca oyunun savunma yönünde açık verir, normalde çıkarılabilecek toplara raket uzatamaz hâle gelirsiniz.
Geçtiğimiz hafta yaptığım uzun soluklu Maria Sharapova analizinde reaksiyon süresinin önemini vurgulamaya çalışmıştım. Tekrar hatırlatmak gerekirse reaksiyon hızının düşüklüğü, topun arkasına zamanında geçmenizi, dolayısıyla ideal pozisyonda vuruş yapmanızı engelleyen bir durum. Bu da normale göre daha çok basit hata yapmanıza ve daha az winner üretmenize neden olur. Ayrıca oyunun savunma yönünde açık verir, normalde çıkarılabilecek toplara raket uzatamaz hâle gelirsiniz.
Federer'in reaksiyonlarının yavaşladığını gözlemlediğim ilk maç, Novak Djokovic'e iki sette kaybettiği sezon sonu turnuvası finaliydi. Belki de alabileceği bir maçı tuhaf bir şekilde yitirmesi nedeniyle bunun üzerinde fazla durmamıştım. Ancak bu sezon itibarı ile İsviçrelinin reaksiyon hızının yaşının ilerlemesine bağlı olarak düştüğüne bütünüyle kani olduğumu söyleyebilirim. Bir yıl öncesine kadar rahatlıkla karşıladığı topları artık geri çeviremediğini görüyorum Ekselansları'nın.
Yukarıda anlattığım durum, enseyi karartacağımız manasına gelmiyor elbette. Her ne olursa olsun 31 yaşında Grand Slam kazanıp yeniden 1 numaraya yükselmeyi başarabilmiş bir oyuncudan söz ediyoruz. Federer, hâlâ Grand Slam turnuvalarında en büyük favorilerden biridir ve Wimbledon'ı kazanabilmek adına da ciddi bir şansa sahiptir. Bunun aksini iddia edenlere onun tenisinin zaten fiziksel güç üzerine kurulu olmadığını bir kez daha hatırlatmak gerekiyor.
Israrla emeklilikten dem vuranlar içinse söylenecek bir şey yok. Defalarca bizzat Federer tarafından aksi ispat edilmesine rağmen hâlâ aynı yanlışta diretmek, cevap iktiza eden bir hadise değil çünkü. Son tahlilde " Bu sporu kimse benden daha fazla sevemez. Bunun için de pek çok fedakarlık yapıyorum. Ancak karşılığını aldıkça da bırakmak istemiyorum.'' diyen Ekselansları için her yenilgiden sonra emekliliği konuşmak abesle iştigal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder