Yetenek avcılığına meraklı çok insan var güzel ülkemizde. Özellikle sosyal medyadaki tenis hesapları peyda oldu olalı hayatımda bir kez dahi izlemediğim pek çok tenisçinin geleceğin süperstarı ilan edilişine şahit oluyorum her gün. İşte bu isimlerden bir tanesi de bugün Maria Sharapova'ya karşı yokları oynayarak elenen Eugenie Bouchard'dı.
İnsanların Bouchard'da ne gördüğüne dair hiçbir fikrim yok. Zaten kendisine parlak bir gelecek atfeden yorumlar da yeteneklerinden ziyade geçtiğimiz sezon yakaladığı istikrarlı grafiğe dayanıyor. Evet, Kanadalı raketin bir önceki sezonki slam performansı gerçekten etkileyiciydi. 20 yaşındaki bir oyuncunun Avustralya Açık ve Fransa Açık'ta yarı final, Wimbledon'da da final görmesi fazlasıyla göz kamaştırıcı. Ne varki bunlar, sanılanın aksine müthiş bir kariyerin habercisi değil.
Bir tenisçinin geleceğine dair yorum yaparken aldığı sonuçlara değil, oynadığı tenise bakmak gerekir. Bouchard'ın oyununa baktığımızda ise elit bir tenisçinin sahip olması gereken en temel özelliklerden birinin eksikliğini görüyoruz: büyük bir silah. Kanadalı raketin her vuruşu vasat veya vasatın biraz üstü. Geçtiğimiz yılki Wimbledon finalini Petra Kvitova önünde 6-3 / 6-0 gibi farklı bir skorla kaybetmiş olması da büyük oyuncularla arasındaki sıklet farkının en önemli göstergesi.
Yıldız adayları kendilerini belli eder. Tıpkı Bouchard'ı Wimbledon finalinde korttan silen Kvitova'nın zamanında yaptığı gibi... Ancak iş, bir büyük başarıyla da bitmez. Önemli olan, bunun devamını getirebilmektir. İşte Bouchard'ın devamlı mukayese edildiği Sharapova'yı özel kılan budur.
Son tahlilde Federer, Nadal, Serena veya Sharapova olmak sanıldığı gibi her potansiyelli tenisçinin harcı değildir. Biraz parlayan her oyuncuyu veliaht olarak gösterirseniz bu isimlerin yaptıklarını çok hafife almış olursunuz. Ayrıca yolun başındaki gençlere de haksızlık edersiniz.
İnsanların Bouchard'da ne gördüğüne dair hiçbir fikrim yok. Zaten kendisine parlak bir gelecek atfeden yorumlar da yeteneklerinden ziyade geçtiğimiz sezon yakaladığı istikrarlı grafiğe dayanıyor. Evet, Kanadalı raketin bir önceki sezonki slam performansı gerçekten etkileyiciydi. 20 yaşındaki bir oyuncunun Avustralya Açık ve Fransa Açık'ta yarı final, Wimbledon'da da final görmesi fazlasıyla göz kamaştırıcı. Ne varki bunlar, sanılanın aksine müthiş bir kariyerin habercisi değil.
Bir tenisçinin geleceğine dair yorum yaparken aldığı sonuçlara değil, oynadığı tenise bakmak gerekir. Bouchard'ın oyununa baktığımızda ise elit bir tenisçinin sahip olması gereken en temel özelliklerden birinin eksikliğini görüyoruz: büyük bir silah. Kanadalı raketin her vuruşu vasat veya vasatın biraz üstü. Geçtiğimiz yılki Wimbledon finalini Petra Kvitova önünde 6-3 / 6-0 gibi farklı bir skorla kaybetmiş olması da büyük oyuncularla arasındaki sıklet farkının en önemli göstergesi.
Yıldız adayları kendilerini belli eder. Tıpkı Bouchard'ı Wimbledon finalinde korttan silen Kvitova'nın zamanında yaptığı gibi... Ancak iş, bir büyük başarıyla da bitmez. Önemli olan, bunun devamını getirebilmektir. İşte Bouchard'ın devamlı mukayese edildiği Sharapova'yı özel kılan budur.
Son tahlilde Federer, Nadal, Serena veya Sharapova olmak sanıldığı gibi her potansiyelli tenisçinin harcı değildir. Biraz parlayan her oyuncuyu veliaht olarak gösterirseniz bu isimlerin yaptıklarını çok hafife almış olursunuz. Ayrıca yolun başındaki gençlere de haksızlık edersiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder