Aynı oyun tarzına sahip iki tenisçinin birbirlerine karşı oynayacağını düşünelim. Bunlardan biri, diğerinden birkaç gömlek daha üstün olsun. Böyle bir senaryoda zayıf olanın kazanması, ancak güçlünün kötü gününde olmasıyla mümkündür. Rafael Nadal-David Ferrer ve Serena Williams-Maria Sharapova eşleşmeleri, bu durumun modern tenisteki en güzel örnekleridir.
Şimdi de önceki iki tenisçiyle taban tabana zıt stile sahip başka bir oyuncu hayal edelim. Bu oyuncunun baştaki ikiliden güçlü olanı yenme şansı, zayıf olanınkinden daha fazladır çünkü rakibini bozma şansı vardır. Bugün Serena Williams ile Angelique Kerber arasında oynanan Avustralya Açık finali tam da bu türden bir maçtı.
Pek ışıltılı bir tenisi olmayan Kerber'in en önemli özelliği hiç şüphesiz sağlam geri çizgi oyunu. İşte o oyun, bugün Serena'yı mat etmesine yetti. Serena'nın hemen her vuruşunu geri püskürten Alman raket, rakibini sürekli ekstra vuruşlara zorladı. Bu da Birleşik Amerikalının basit hata sayısını şişirdi.
Sharapova, kariyeri itibarı ile Kerber ile kıyaslanmayacak kadar iyi bir tenisçi. Öyleyse nasıl oluyor da Kerber'in bugün yaptığını kendisi 12 senedir yapamıyor? Çünkü Serena, onun oynadığı tenisin en son sürümünü oynuyor. Oysa Kerber'in Serena'yı bozabilecek farklı silahları var.
Kerber'in bugünkü zaferiyle kadın tenisi yeni bir Grand Slam şampiyonu daha çıkarmış oldu. An itibarı ile WTA sıralamasının ilk 10'unda yer alan oyuncuların hepsinin kariyerinde en az bir defa majör turnuva finali bulunuyor. İlk 20'deyse bu sayı 15. Bu durum, slam finalistliği ya da şampiyonluğunun kadın tenisi özelinde sıradanlaştığını gösteriyor. Kerber'in tek turnuvalık kahraman olup olmadığını ise zaman gösterecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder