8 Ağustos 2017

Kortların Hızını Kâr Hırsı Düşürüyor


 Zemin meselesi, öteden beri tenisin en temel tartışma konularından biri olmuştur. Nitekim bu yılki Wimbledon'da da kortların yavaşlığı üzerine çokça konuşuldu. Aslına bakarsanız turnuva zeminleri son yıllarda gayet bilinçli bir şekilde yavaşlatılıyor. Bu uygulamanın altında da tüccar kafalı turnuva organizatörlerinin imzası var.

 Bugün uluslararası düzeyde herhangi bir 
turnuvanın varlığını devam ettirebilmesi, doğrudan kendini finanse edebilmesine bağlıdır. Bu noktada da organizasyona olan ilgiyi yüksek tutmak büyük önem arz eder. O ilgiyi gösterecek olanlarsa sen ben, yani seyircilerdir.

 Kortların yavaşlatılmasının az evvel anlattıklarımla olan münasebeti ise ralliler uzadıkça korttaki mücadelenin izleyicilere daha cazip geleceği yönündeki inanış. Zira bugün dünyada tenisi takip edenlerin önemli bir kısmı, korttaki oyunun kalitesini puanların uzunluğuna bakarak değerlendiriyor.

 Halbuki gerçek kalite, beceri ve maharet sonucunda ortaya çıkar. Önemli olan, bir rallide topun kaç kere gidip geldiği değil, yapılan vuruşların zorluk seviyesi ve kalitesidir. İki oyuncunun da hiç risk almadan devamlı birbirlerinin hatalarını kolladıkları bir oyun tenisten ziyade kör dövüşüdür. Bu nedenle tenis, ha babam top çevirmeyi değil, inisiyatif almayı teşvik eden bir spor olmalıdır.

 Tenisin teoriğine yönelik bu tartışmalar bir tarafa, ortada zemin karakteristiği denen bir olgu da var. Eğer siz bir turnuvayı sert zeminde düzenliyorsanız kortların hızını toprak zemininkiyle aynı düzeye indirmemelisiniz. Aksi hâlde zemin kavramının tenis özelinde hiçbir kıymeti kalmaz.

Hiç yorum yok: