Nick Kyrgios hakkında kaleme aldığım son yazının ardından tenise yıllarını vermiş bazı büyüklerimizin yorumlarını hayretle okudum. Bu adamın sonuncusu geçen hafta olmak üzere şimdiye dek imza attığı sayısız skandala en büyük tepkinin onlardan gelmesini beklerdim ama yanılmışım. Öyle ki Kyrgios'un bu spora "renk" kattığını düşünen pek çok insan varmış tenis dünyasında. Bizlerse herkesi tek tip davranmaya zorlayan elitist ve faşist kimselermişiz.
Açıkçası bir kadın tenisçiye cinsel içerikli küfür etmenin ya da Rafael Nadal gibi örnek bir sporcu ve hayranları hakkında günlerce saygısız yorumlar yapmanın tenise nasıl bir renk kattığını anlayabilmiş değilim. Terbiyesizlik ve seviyesizlik, artık sporu güzelleştiren unsurlar olarak görülüp kanıksanmışsa bir önceki yazıda kullandığım çürüme ifadesi, sanırım tenisin geldiği hâli tanımlamakta son derece kifayetsiz kalacaktır. Fakat biz, bu şekilde düşünenlerin marjinal bir kitle olduğunu umarak yazmaya devam edelim.
Tenisin diğer sporlardan neden farklı olduğunu herhalde anlatmaya lüzum yok. Bu gerçeğin idrakına varabilmek için bir tenis maçını kısa bir süre izlemek yeterli. Günümüzde her ne kadar endüstriyel bir kimlik taşıyor olsa da oyunun özünü oluşturan unsurlar şimdiye dek büyük bir itinayla korundu. Fakat son dönemlerde gerek tenisin küresel çaptaki yönetim organlarının birtakım çıkar amaçlı politikaları gerekse de alttan gelen yozlaşmış nesil bu sporun geleceği adına ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı.
Kyrgios ve benzerleri de işte bu yoz kültürün ürünüdür. Rafael Nadal'ın da vurguladığı üzere Kyrgios gibi kendisine, seyircilere ve de en önemlisi rakiplerine saygı duymayan sporcuların sayıca çoğalması tenisin kendi kendini imha etmesi demektir. Zira tenis, tıpkı boks gibi sporcuların birbirlerini en seviyesiz üsluplarla aşağıladıkları bir spor dalı değildir. Kyrgios'un "Bu ahbapla oynarken kan kokusunu alabiliyorum." şeklindeki ifadesi de bir tenisçiye değil, olsa olsa bir boksöre yakışacak sözlerdir.
Bu noktada tenisin gerginlik ve tartışmadan izole olduğu gibi komik bir iddiayı savunmuyoruz elbette. Aynı şekilde tenis harici diğer sporları aşağılamak gibi gülünç bir çabanın içerisinde de değiliz. Bilakis her sporu kendine özgü kılan birtakım genetik kodlar vardır. Kyrgios işte bu kodlarla oynuyor. Yine de tenis için asıl tehlike, Kyrgios'tan ziyade, bu adamı her türlü rezilliği sergilediği bir haftada Roger Federer'in 100. şampiyonluğu için hazırlanan kutlama videosunda oynatan zihniyettir.
Açıkçası bir kadın tenisçiye cinsel içerikli küfür etmenin ya da Rafael Nadal gibi örnek bir sporcu ve hayranları hakkında günlerce saygısız yorumlar yapmanın tenise nasıl bir renk kattığını anlayabilmiş değilim. Terbiyesizlik ve seviyesizlik, artık sporu güzelleştiren unsurlar olarak görülüp kanıksanmışsa bir önceki yazıda kullandığım çürüme ifadesi, sanırım tenisin geldiği hâli tanımlamakta son derece kifayetsiz kalacaktır. Fakat biz, bu şekilde düşünenlerin marjinal bir kitle olduğunu umarak yazmaya devam edelim.
Tenisin diğer sporlardan neden farklı olduğunu herhalde anlatmaya lüzum yok. Bu gerçeğin idrakına varabilmek için bir tenis maçını kısa bir süre izlemek yeterli. Günümüzde her ne kadar endüstriyel bir kimlik taşıyor olsa da oyunun özünü oluşturan unsurlar şimdiye dek büyük bir itinayla korundu. Fakat son dönemlerde gerek tenisin küresel çaptaki yönetim organlarının birtakım çıkar amaçlı politikaları gerekse de alttan gelen yozlaşmış nesil bu sporun geleceği adına ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı.
Kyrgios ve benzerleri de işte bu yoz kültürün ürünüdür. Rafael Nadal'ın da vurguladığı üzere Kyrgios gibi kendisine, seyircilere ve de en önemlisi rakiplerine saygı duymayan sporcuların sayıca çoğalması tenisin kendi kendini imha etmesi demektir. Zira tenis, tıpkı boks gibi sporcuların birbirlerini en seviyesiz üsluplarla aşağıladıkları bir spor dalı değildir. Kyrgios'un "Bu ahbapla oynarken kan kokusunu alabiliyorum." şeklindeki ifadesi de bir tenisçiye değil, olsa olsa bir boksöre yakışacak sözlerdir.
Bu noktada tenisin gerginlik ve tartışmadan izole olduğu gibi komik bir iddiayı savunmuyoruz elbette. Aynı şekilde tenis harici diğer sporları aşağılamak gibi gülünç bir çabanın içerisinde de değiliz. Bilakis her sporu kendine özgü kılan birtakım genetik kodlar vardır. Kyrgios işte bu kodlarla oynuyor. Yine de tenis için asıl tehlike, Kyrgios'tan ziyade, bu adamı her türlü rezilliği sergilediği bir haftada Roger Federer'in 100. şampiyonluğu için hazırlanan kutlama videosunda oynatan zihniyettir.
3 yorum:
onu da anlamak lazım zor bir çocukluk geçirmiş deyip duruyo bir sürü cins tip. ee bana ne?
Yozlaşma böyle başlıyor sevgili yunus,
Şampiyon bir tenisçiye, kortta " senin kız arkadaşını ....... ......... yapıyor" diyebilen bir adamı nasıl hala kortlarda tutarlar hiç anlamış değilim. Para bu kadar talı anlaşılan.
hamdi
Sonuna kadar haklısınız.
Yorum Gönder