Ekonomik buhran ve patlayan inşaat balonundan ötürü bu sene devlet baba sayesinde düzenlenebilen İstanbul Cup Türk tenisi açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Teklerde altı oyuncu, çiftlerde ise iki takımımızın korta çıktığı Esenyurt'ta payımıza düşen yegane galibiyet elemelerin ilk turunda İpek Öz'den geldi. Çok değil, üç yıl evvel çifte kupa kaldırdığımız turnuvaya bu sene ancak wild card ile oyuncu sokabilmemiz ise teniste kendi çapımızda yaşadığımız çöküşün vahametini anlatıyor.
İstanbul Cup gibi WTA Turu'nun en alt kategorisinde yer alan bir turnuvaya bile hiçbir tenisçimiz doğrudan katılım sağlayamıyor. Erkeklerdeki vaziyetimiz ise daha da beter. Özetle tenisimiz, uzun bir aradan sonra ilk kez lokomotif bir oyuncuya sahip değil. Gelinen bu nokta gösteriyor ki tamamı ile kişisel gayretlerin ürünü olan ve ülke tarihine geçen başarıların dahi ekmeğini yiyememiş, bunları oyunu tabana yayma noktasında fırsata çevirememişiz. Bilakis söz konusu başarıların hayal olarak addedildiği günlere geri dönmüşüz. E kendi oyuncusunu katılmaya hak kazandığı Grand Slam turnuvalarına yollamayan bir federasyonla zaten aksi mümkün mü?
Dibine kadar vasatlığa batmış, her alanda büyük bir çölleşme yaşayan memlekette Türk tenisini yönet(mey)enlerin de ne bu sporu yurt sathında ilerilere taşıyabilecek kapasitesi ne de bu yönde en ufak bir gayesi bulunmaktadır. Nitekim kendileri, yandaşlarına rant sağlamak ve bu şekilde koltuğu sağlama almaktan arta kalan zamanlarını sokak tenisi ve Hülya Avşarlı etkinlikler gibi ciddiyetsiz işlere ayırmaktadır. Profesyonel bir spor dalını magazinel bir figürle mütemadiyen özdeşleştirerek mevcut mediyokratik (vasat egemen) düzene hizmet etmektedirler.
Siz sokak ortasında çocukların ellerine raket tutuşturarak ya da birtakım ünlülerle kortta poz vererek tenisçi yetiştiremezsiniz. Türk tenisinin ihtiyacı; Avşar kızının verdiği frikikler değil, halka açık kortlar, yeteneği keşfedip işleyebilecek donanımlı antrenörler ve bu topraklardan çıkacak rol modellerdir.
6 yorum:
"Türkiye'ye yönelik emperyalist tehditlere karşı tek vücut olmak esastır. Partizanlık ve nefret gibi duygular, gözleri kör etmemeli. Buradan başka vatanımız yok."
türkiye'yi mahvetmek yok etmek en dibe indirmek için kurulmuş ve yıllardır sadece bu amaçla çalışan vatan hainlerinin partisi olan "ak" arkadaşların değirmenine su taşımam.
emperyalizme karşı savaşıyoruz yea. yersen.
https://twitter.com/ozcannonurrvp/status/1126073011130511360
arsızlık yapma. saçmalıklarını yüzüne vurdum diye "başkasının peşinden gitmişler bikbikbik" deme..
al oku seninkilerin haberi. https://twitter.com/AydinlikGazete/status/1126985266856521728
Ne diyorsunuz yahu? Kafayı mı kırdınız siz kardeşim? Kime, neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz? Benim yüzüme bir şey vurmanıza gerek yok, ben yanlış kimden gelirse yanlış demeyi biliyorum zaten. Madem öyle "peşinden gittiğiniz" partiyi siz de açıklayın, ben de sizin yüzünüze tonlarca saçmalığını vurayım o zaman. İş mi şimdi bu?
Her şeyden evvel burası bir siyaset blogu değil. Ama ben fikir hürriyetinden yana olduğum için için tenis dışı da olsa her yorumu yayımlıyorum. Yüz bin kere kimsenin avukatı ya da fanatiği olmadığımı söylediğim hâlde verdiğim bir oy üzerinden benden hesap sormaya kadar taşıdınız işi. Bırakın onu, kuş kadar aklım olmadığını söyleyerek aklınızca hakaret ediyorsunuz.
5 dakika ayırıp en başa dönüp bakarsan, akıllı bıdık mıdık gibi laflarla olayı çirkinleştirenin kim olduğunu görürsün. dediğin gibi sonuçta tenis blogu. son mesajım budur.
Çirkinleştirmedim, yumuşak bir dille takıldım sadece. Her şeyi söylüyorsunuz, sonra benim en ufak lafıma alınıyorsunuz :) Neyse ben zaten alıngan biri değilim. Fakat sanki birilerinin avukatıymışım gibi devamlı bu konuyla ilgili mesaj gelmesi -sadece siz değil- bıktırdı.
Yorum Gönder