Daniil Medvedev, bu seneki Indian Wells'te kortların aşırı yavaş olmasından şikayet etti. Zeminin hız anlamında topraktan farksız olduğunu söyleyen Rus tenisçi, dün Alexander Zverev ile karşılaştığı maç sırasında da "Böyle bir kortta oynamak bu spor için rezalet." ifadelerini kullandı.
Medvedev'in haklı olarak isyan ettiği durum, yalnızca Indian Wells ile sınırlı değil. Bugün ATP Turu'ndaki pek çok sert kort turnuvasının zemini, ya toprak yavaşlığında ya da ondan biraz daha hızlı. Dubai, Basel, Şanghay gibi hakiki sert kortlara sahip turnuvaların sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Kortların bilinçli bir politika doğrultusunda yavaşlatılmasının miladı 2001 Wimbledon'a dayanıyor. Turnuvayı düzenleyen All England Lawn Tenis Kulübü'nün yöneticileri, o sene Goran Ivanisevic ile Patrick Rafter arasında oynanan finalin ardından ace ve servis-vole düellosuna dönüşen maçların tenise olan ilgiyi azaltacağını düşünerek çimin hızını düşürmeye karar verdi. Ertesi yıl yavaşlatılmış zeminde oynanan turnuvanın finalinde ise bu defa iki kontratak oyuncusu vardı: Lleyton Hewitt ve David Nalbandian. Böylece 24 sene sonra ilk kez bir Wimbledon finalinde servis-voleci olmayan iki raket kozlarını paylaşıyordu.
Bugünün tenis seyircisi, korttaki mücadelenin kalitesini rallilerin uzunluğuna bakarak ölçüyor. Organizatörler de beceri ve yetenek yerine topun gidip gelmesinin yarattığı heyecandan keyif alan yığınları tatmin etme yolunu seçerek kârını maksimize ediyor. Bu hikayede yanansa pozitif tenis oynamaya çalışanlar oluyor.
Tenisin geri çizgiye duvar örenleri değil, puan esnasında inisiyatif alan ve winner üreten oyuncuları teşvik etmesi gerekir. Gerçek seyir zevki ancak bu şekilde sağlanır. Öte yandan sert kortların hızını toprağınkiyle eşitlediğinizde teniste zemin kavramı anlamını yitirmektedir. Turda zaten yeterince toprak kort turnuvası mevcut. Bırakın da sert kortlar, olması gerektiği gibi hızlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder