ATP Turu'nun resmi Twitter hesabı, bu sene başında gösterime giren Break Point adlı diziden bir kesit paylaşmış. 15 saniyelik videoyu izlediğimizde Nick Kyrgios'un korta tükürdüğü, hakemle tartıştığı ve raketini hışımla savurduğu sahneleri görüyoruz. Yani erkekler tenisinin yönetim organı, Avustralyalının sergilediği bütün çirkinleri bir dijital platformla yaptığı iş birliği çerçevesinde alenen onaylıyor. Bu durum, aslında büyük bir skandal olsa da maalesef şaşırtıcı değil. Zira Kyrgios denen canavar, bizzat ATP tarafından yaratıldı.
Kyrgios, tenis kortlarında yaşattığı ilk rezaletten bu yana gerekli tepkiyle karşılaşmadı. Kadın meslektaşı Donna Vekic hakkında bel altı ifade kullandığı gün aforoz edilmesi gereken bu adam; oyuna renk kattığı, çok yetenekli olduğu ve insan olarak kazanılabileceği gibi uyduruk gerekçelerle tenis dünyasından hep destek gördü. Sırtı sıvazlandıkça iyice çığırından çıktı ve bir Frankeştayn'a dönüştü. Bu noktada Stefanos Tsitsipas'ın Kyrgios hakkında yaptığı "Tenise basketboldaki davranışları taşıdı. Bunu eğitimsiz bir yaklaşım olarak tanımlıyorum. Tenis, centilmen sporudur." şeklindeki yorum, biraz hafif kaçsa da işaret ettiği tehlike açısından oldukça isabetli.
Her sporun kendine özgü genetik kodları vardır. Tenis de saygı kavramının diğer sporlara oranla çok daha ön planda olduğu bir branş. Bu ifadeden dışlayıcılık ya da elitizm çıkarılmamalı. Bilakis her spor kendi kültürüyle güzeldir. Öte yandan kimse tenisçilerden robotik davranışlar beklememeli. Söz gelimi, başkalarına zarar vermediği müddetçe agresiflik veya hırçınlığın benim nazarımda bir mahsuru yok. Ne var ki Kyrgios'un yaptıkları bu şekilde geçiştirilebilecek cinsten değil. Kendisi, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde doğrudan doğruya tenis sporuna kastediyor. Rakiplerine, hakemlere, seyircilere, kısacası tenise dair her şeye saldırıyor. Tsitsipas'ın söylediği gibi basketbol olsa gene iyi, tenisi boks ve kafes dövüşü kültürüyle kirletiyor. Tüm bunlara rağmen bu raketli serseriye hoşgörüyle yaklaşılması ise gayet bilinçli bir ekopolitik bir tercih.
Görünen o ki ATP, Break Point gibi partneri olduğu dizi projelerinde Kyrgios'u öne çıkararak tenisin tanıtımını bu adam üzerinden yapmayı hedefliyor. Tenisi deccalıyla kitleselleştirmeye çalışmak, spor kapitalizminin çürümüşlüğünü gösterdiği gibi oyunun geleceği açısından son derece tehlikeli. ATP'nin açtığı bu yol, yarın kortlarda kimsenin aklına gelmeyecek hadiselerin yaşanmasına sebebiyet verebilir. İşte o zaman üzerinden rant devşirilebilecek bir spor da kalmayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder