Her şerde bir hayır vardır derler. Maria Sharapova'nın son dönemde
başından geçenlerin hayra yorulabilecek tek tarafıysa kortlardaki ömrünü
uzatması oldu belki de. Meldonyum vakası yaşanmamış olsaydı bu yıl
kariyerine nokta koyacağı bizzat menajeri tarafından açıklanan
Sharapova, şimdiyse en az üç yıl daha tenis oynamanın planlarını
yapıyor. Rus yıldız, Tokyo 2020'den evvel sonlandırmayı düşünmediği
tenis kariyerinin son perdesini ise bu hafta Stuttgart'ta açıyor.
Masha'nın
tenis hayatı, eğer önümüzdeki üç sezon içinde önemli bir kırılma anı
daha yaşanmazsa yıllar sonra üç ayrı bölüm hâlinde anlatılacaktır.
Şimdiye kadar gösterime giren ilk iki bölümde, yani omuz sakatlığının
öncesinde ve sonrasında oyun anlamında farklı kimliklerle
karşımızdaydı Sharapova. Aslına bakarsanız çarşamba günü görücüye
çıkacak serinin son filminde de yine değişik bir portre çizmesi kuvvetle
muhtemel ki bunun için de ortada pek çok neden var.
2008'de
geçirdiği omuz sakatlığı, Maria'nın kişisel tarihinde çok ciddi bir
dönüm noktasıydı. Çünkü o sakatlık, Rus raketin en büyük silahlarından biri olan servisini kullanılamaz hâle getirmişti. Yeni servis hareketine alışana kadar çift hata rekorları kıran Masha'nın zirveye geri dönüşü bir hayli sancılı oldu ve uzun bir
döneme yayıldı. Böylesi bir hengamenin içinde yitip gidebilecek oyuncu
sayısının ne kadar çok olduğunu şu sıralar bizzat yaşayarak öğreniyoruz
ki Sharapova'nın farkı da burada ortaya çıkıyor.
Sakatlık sonrası dönemde
Sharapova için işin en ironik tarafı, tenisin zirvesine kendini daha
önce hiç de ait hissetmediği bir yerde dönmesiydi. Bunun da
bir numaralı sebebi yine o melun sakatlıkta gizliydi. Kendinden önceki
her şeyi budayan ve kendi kurallarını dayatan o omuz sakatlığı,
en nihayetinde Masha'yı kaçınılmaz bir değişime sürükledi. Öyle ki toprak kortlar onun için artık bir buz pisti değil, kendisini geliştirmesi gereken bir alandı. Savunmadaki büyük açığını örtebilmek için ultra agresif bir hücumcuya dönüşen Sharapova, riskli vuruşların kontrolünü bu zeminde daha kolay sağlıyordu. İşte bu zihniyet değişiminin ardından Roland Garros, Sharapova'nın şu ana kadar en çok kazandığı Grand Slam turnuvası hâline geldi.
Rus fenomenin çarşamba günü açacağı yeni sayfada bizi yine sürprizler bekliyor. Evvela kendini bir kez daha ispat etmek için varını yoğunu ortaya koyacaktır ki Allah rakiplerine şimdiden kolaylık versin. Fakat oyun olarak da seviye atlaması, özellikle Sven Groeneveld gibi bir ustanın elinde bir yıldan fazla bir süre sadece antrenman yapmış bir oyuncu için gayet mümkün. Zaten Groeneveld'in Sharapova üzerindeki sihirli dokunuşlarına 2015 toprak kort sezonundan yeterince aşinayız. Ancak sonrasında yaşanan türlü şanssızlıklar nedeniyle iksirin etkisi tam olarak hissedilememişti. Dileriz bundan sonra fazlasıyla hissedilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder