Şımarık, mızmız, kaprisli... Naomi Osaka, geçtiğimiz sezon Roland Garros'ta basın toplantılarına katılmama kararı aldığından beri bu tip sıfatlarla yaftalanıyor. Hele bir de dört Grand Slam kazanıp dünya 1 numarası olmuş bir tenisçinin tenisçiliğini sorgulamaya kalkanlar var ki onlar için zaten kelimeler kifayetsiz. Tam bir cahil küstahlığı.
Japon raket, Indian Wells ikinci turunda Veronika Kudermetova'ya iki sette kaybettiği maç sırasında bir seyircinin kendisine yönelik sözlü tacizine verdiği reaksiyonla bir kez daha gündeme oturdu. Kendisine vurmak için tetikte bekleyen sosyal medya infazcılarına da aradıkları fırsatı vermiş oldu.
Kuşkusuz işin ağlama boyutuna varması, Osaka'nın zihinsel açıdan kendi seviyesindeki bir oyuncuya yakışmayacak kadar zayıf olduğunu gösteriyor. Ancak bu durum, gösterdiği tepkinin haksız olduğu manasına gelmiyor. Bu kadar kırılgansa tenis oynamayı bıraksın diyenlerin fena hâlde yanıldıkları bir nokta var.
Tenise ilgisi en asgari düzeyde olan biri bile bu sporun konsantrasyona dayandığını ve tribündeki izleyicinin korttaki oyuncuyu en ufak bir şekilde rahatsız etme hakkının bulunmadığını bilir. Bu en temel kuralın çiğnendiği durumlarda ise tenisçilerin reaksiyon göstermesi kaçınılmazdır. Robotik vasıflarına rağmen Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic üçlüsü dahi dikkatlerini dağıtan en ufak bir harekette seyirciyle hırlaşabiliyorken Osaka'nın kendisine yönelik aşağılayıcı bir sözü kafasına takması gayet normal. Anormal olan, uzun süre bunun etkisinden çıkamaması.
Bir seyircinin bir tenisçiye "You suck!" diye bağırmasının asla kabul edilemeyeceğini ve böyle bir şeyin teniste yeri olmadığını söylemeden Osaka'yı merkezine alan her eleştiri bilerek veya bilmeyerek bu sporun içinin boşaltılmasına hizmet ediyor. Dolayısıyla buradaki öncelik, Osaka'nın şahsı değil, giderek artan bu terbiyesizliklere dur demek olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder