"Çim, tenis değil, inekler içindir." Bu sözü, ilk defa İspanyol tenis efsanesi merhum Manolo Santana sarf etmişti. Daha sonrasında Ivan Lendl, Marcelo Rios ve Marat Safin gibi önemli oyuncular tarafından tekrarlanan bu aforizma, doğrudan doğruya çim kort karşıtı bir söylem olsa da aslında bu oyuncuların çimde arzuladıkları başarılara ulaşamamalarının yarattığı hayal kırıklığının dışavurumuydu.
Tenisçilerin çim korttan şikayet etmeleri bir yere kadar anlaşılabilir. Zira topun alçak sektiği, yüksek hızlı ve kaygan çim zeminlere uyum sağlamak gerçekten kolay değil. Hele ki taban tabana zıt özelliklere sahip toprak zeminden çok kısa bir süre içinde çime geçmek zorunda olmaları oyuncuların işini daha da güçleştiriyor. Tüm bunlara karşın çimde tenis oynanmaması gerektiğini savunmaksa bu oyunun tarihine dair derin bir cehalete tekabül ediyor.
Araştırmacılar, tenisin bugünkü formuyla ilk kez 19. yüzyılın sonlarında İngiltere'nin Birmingham şehrinde "lawn tennis", yani çim tenisi adıyla oynandığını düşünüyor. Nitekim ulusal ve uluslararası düzeyde kurulan ilk tenis federasyonlarında da bu ismin geçtiğini görüyoruz. Bugün USTA olarak bildiğimiz Birleşik Devletler Tenis Birliği'nin ilk adı USLTA'dır. Aynı şekilde Uluslararası Tenis Federasyonu da ITF değil, ILTF adıyla kurulmuştur. Bu iki kurumun daha sonrasında adlarından çıkardığı lawn (çim) ifadesini Büyük Britanya tenisinin en büyük yönetim organı olan Lawn Tennis Association ise hâlen koruyor.
Oyunun isminin çim tenisi olduğu dönemde dört Grand Slam'in üçü çim zeminde düzenleniyordu. Wimbledon'ın yanında Amerika Açık 1975'e, Avustralya Açık da 1988'e dek çim kortlarda oynanmıştı. Daha sonrasında Amerika Açık üç yıl toprak kort aktarmalı olarak, Avustralya Açık ise doğrudan sert zemine geçiş yaptı.
Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere çim, tenisin ilk ve geleneksel zeminidir. Tenisin adını aldığı zeminde oynanmamasını isteyenler bu sporun tarihini hiçe saymaktadır. Kaldı ki çim, tenisle olan varoluşsal ilişkisine rağmen profesyonel turda en az turnuvaya sahip zemin konumunda. Süresi bir ayı ancak geçen çim sezonunda ATP'nin dokuz Masters turnuvasından hiçbiri oynanmıyor. Hâl böyleyken çim tenisini lağvetmek, günümüz tenisinde zaten asgari düzeyde olan çeşitliliği ve seyir zevkini tamamen ortadan kaldıracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder