1 Kasım 2017

Paris Masters ve Federer'in Takvim Sorunsalı


 Erkekler turunun bir süredir en önemli gündem maddesi sezonu kimin 1 numarada tamamlayacağıydı. Rafael Nadal ile Roger Federer arasındaki bu zirve yarışının galibiyse artık belli gibi. Zira Federer'in Paris Masters'tan çekildiğini açıklaması, Nadal'a tek galibiyetle yılı klasman lideri olarak bitirme şansını getirdi.

 Tenisseverler her ne kadar 1 numara yarışına odaklansalar da Federer'in -bizzat kendisinin de söylediği üzere- bu yönde ne bir ümidi ne de bir önceliği vardı. Zira hem aradaki puan farkı çok fazlaydı hem de Ekselansları'nın temel hedefi 1 numara değil, Basel'le birlikte ATP Dünya Turu Finalleri'ni kazanmaktı. İkisi arasındaki Paris Masters'ta yer alabilmesiyse çok olası değildi çünkü Basel'de neredeyse her sene final gören Federer'in turnuvanın yarattığı kümülatif yorgunlukla yalnızca bir gün dinlenerek Bercy'de yeniden korta çıkması çok ciddi bir sakatlık riski demekti. Nitekim menajeri de Del Potro'yla oynayıp kazandığı Basel finalinin ardından İsviçreli raketin kronikleşen sırt ağrılarının yeniden baş gösterdiğini söyledi.

 Aslında Federer, Paris Masters özelindeki bu sorununu öteden beri yaşıyor. Bunun temelindeyse dünya sıralamasında ilk 30'da yer alan oyuncuların katılmaları gereken dört ATP 500 turnuvasından en az birinin Amerika Açık sonrasına denk getirilmesi zorunluluğu yatıyor. Federer de sezonun bu kısmındaki 500'lük tercihini -gayet doğal bir şekilde- doğup büyüdüğü şehrin turnuvası olan Basel'den yana kullanıyor. Bir önceki paragrafta da belirttiğimiz gibi bu turnuvada da neredeyse hep son günü görmesi (8 şampiyonluk, 5 final) Paris'e yorgun gitmesine ve burada tam randımanlı oynayamamasına sebebiyet veriyor. Zaten bu durum, istatistiklere de yansımış durumda.

 İsviçre çikolatasının Masters'lar arasında en başarısız olduğu turnuva, ironik bir şekilde Paris Masters olarak görünüyor. Bercy'de yalnızca bir defa mutlu sona ulaşabilen (2011) Federer'in bunun haricinde tek bir finali dahi yok. Kazandığı yılda da Basel öncesinde Şanghay Masters'ı pas geçtiğini hatırlatmakta fayda var.

 Sonuç olarak 36 yaşına gelmiş bir Federer'in şu şartlarda Paris'e gitmesi, asıl hedefi ATP Finalleri iken çılgınlık olurdu. O da Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemedi.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

atp finals'ı kaybetmek bana öyle böyle koymadı uykularım kaçtı diyebilirim. kusura bakmayın argo olacak ama "bütün sezonu bok etti" diyorum hatta.. 96. kupayı asla kaçırmamalıydı. öyle üzüldüm (ve açıkçası sinirlendim) ki roger beni görse kusura bakma kardeş der :)

Yunus Dilber dedi ki...

Evet, bu durumdan ben de fazlasıyla muzdaribim tıpkı sizin gibi. Böylesine müsait bir ortamda o kupa alınmalıydı ama olmadı maalesef. :)