30 Nisan 2023

Ya Monica Seles Bıçaklanmasaydı?

 Tarihsel olaylar varsayımlar üzerinden değerlendirilmez. Çünkü şartlı geçmiş zaman kipini kullandıktan sonra söylediğiniz her şey yalnızca bir olasılık belirtir. Ancak bazen "Ya şöyle olsaydı?" dendiğinde verilecek cevap aklı başında herkes için tektir. Tıpkı Monica Seles bıçaklanmasaydı n'olurdu sorusunun yanıtı gibi.

 30 yıl önce bugün Günter Parche adındaki fanatik bir Steffi Graf hayranı, Hamburg'da düzenlenen Citizen Cup'ta oynanan çeyrek final maçı esnasında Seles'i sırtından bıçakladığında kadın tenis tarihini değiştiren bir vahşete imza attı. Elindeki bıçağı ikinci kez saplamaya yeltenirken güvenlik güçlerince yakalanan bu ruh hastası, verdiği ifadede amacının Yugoslav raketi öldürmek değil, tenis oynayamayacak duruma getirmek olduğunu söylüyordu. Böylece hayranı olduğu Graf yeniden 1 numaraya yükselecekti. Mahkeme akli dengesinin bozuk olduğuna hükmedince denetimli serbestlikten faydalandı ve tutuklu kaldığı altı ayı saymazsak bir gün bile hapis yatmadı.

 Parche'nin saldırısı, doğurduğu sonuçlar itibarı ile hedefine ulaştı. Olayın ardından depresyon ve yeme bozukluğu gibi birçok travmatik hastalıkla mücadele eden Seles, iki sene sonra kortlara geri döndüğünde eski görüntüsünün çok uzağındaydı. Bıçaklanma hadisesinden önceki son 12 Grand Slam'in sekizini kazanan Yugoslav raket, kariyerinin ikinci bölümünde ise yalnızca bir slam kazanabildi ve meydan tamamı ile Graf'a kaldı.

 Yazının başındaki soruya geri dönersek vereceğim cevap şudur: Bugün kadın tenisindeki pek çok rekorun sahibi Graf'ın değil, Seles' olurdu. Ne var ki bir delinin gazabı senaryoyu tersine çevirdi.