28 Aralık 2025

Servis-Vole Gerçekten İşlevsiz Mi?

 Profesyonel teniste bir dönemin geçer akçesi olan servis-vole, milenyumun başından itibaren nesli tükenen bir oyun stili hâline geldi. Pek çokları bu durumu raket teknolojisindeki gelişim ve geçmişe göre daha yavaş olan kort zeminleriyle ilişkilendiriyor. Bense bu değerlendirmeye katılmıyorum.

 Tenisçilerin yeni nesil raketlerle daha güçlü return'ler ürettiklerine şüphe yok. Fakat aynı durumun servisler için de geçerli olduğunu unutmamak gerekiyor. Kort zeminlerinin giderek yavaşlaması ise pek tabii ki servis-volenin efektifliğini düşüren bir etken. Ancak bu da söz konusu oyun stilinin marjinalize olmasını açıklamıyor.

 Strateji koçu Craig O'Shannessy'nin yaptığı bir çalışmaya göre Wimbledon'da ilk servisin ardından fileye çıkma yüzdesi 1997 senesinde %66 iken 2017'de %10'a kadar gerilemiş (*). Buna karşın aynı taktikle puan kazanma oranı 20 yıl boyunca %70'ler düzeyinde seyretmiş. Yani servis-volenin başarı yüzdesinde anlamlı bir değişim gözlenmemiş. Bu da servis-volenin efektifliğini kaybettiğine yönelik iddianın doğru olmadığını ispatlıyor.

 O'Shannessy'nin ortaya koyduğu verilerden de anlaşılacağı üzere servis-vole, yıllar içinde daimi bir oyun stili olmaktan çıkarak ara sıra başvurulan bir taktiğe indirgenmiş. Peki bu durumun altında yatan sebep ne? Servis-vole hâlâ efektif olduğu hâlde niçin tenisçiler tarafından benimsenen bir oyun stili değil?

 Gerçek şu ki servis-vole, uygulaması son derece meşakkatli olan bir oyun stili. Bu stilde uzmanlaşabilmek için uzun yıllara ihtiyaç var. Oysa tenisçi adayları ve velilerinin bu kadar beklemeye tahammülü yok. Bilakis onlar kısa vadede sonuç görmek istiyor. Hâl böyle olunca da servis-voleci yetiştirmenin imkanı kalmıyor.

 (*) https://braingametennis.com/25-golden-rules-of-singles-strategy/4-serve-volley-part-2/