8 Haziran 2016

Sharapova'yı Bekleyen Zorlu Görev


 Uluslararası Tenis Federasyonu ITF'nin oluşturduğu bağımsız mahkeme, merakla beklenen kararını nihayet açıkladı ve Maria Sharapova'yı yasaklı madde kullanımından ötürü tenisten iki yıl men etti. Bu kararla Rus tenisçinin söz konusu maddeyi performans artırma amacıyla kullanmadığına hükmedilmiş olması son derece önemli. Cezanın en üst sınırdan verilmesi ise üzücü.

 İki yıllık cezanın adil olduğunu söylemek güç olsa da temyiz yolu açık. Sharapova da itiraz hakkını kullanacağını ve hukuki yoldan gerekli tüm mücadeleyi vereceğini söyledi. O hâlde biz de bundan sonra neler olabileceğini bakalım.

 Bir defa emeklilik çığırtkanlarına hiç aldırış etmemek lazım. Zira bu kimseler senelerdir Roger Federer'e de tenisi bırakması gerektiğini salık veriyor. Ayrıca Sharapova, lisansı askıya alındıktan sonra çalışmalarını hiç aksatmadan sürdürdü. Çünkü kariyerini bu şekilde bitirmek istemiyor. Ancak iki yıllık bir ara, bütün motivasyonunu yok edebilir. O yüzden bu sürenin Spor Tahkim Mahkemesi CAS'a yapılacak itirazın ardından makul bir seviyeye çekilip çekilmeyeceği çok önemli.

 Sharapova, kortlara geri dönüş hakkını elde ettiğinde en kötü ihtimalle 30 yaşında olacak. Bu, hiç de ileri bir yaş değil. Şayet ciddi bir sakatlık yaşamazsa önünde üst seviyede tenis oynayabileceği 
birkaç yıl daha bulunuyor.

 Evet, Sharapova'nın işi kolay değil. Fakat unutmamak gerekir ki Mayıs 2009'daki ilk geri dönüşünde de hiç kolay değildi. Rus yıldız, geçirdiği omuz ameliyatının ardından çıktığı ilk maçlarda ortalama 20 çift hata ve 60 basit hata yapıyordu. O kabus gibi günleri geride bırakıp yeniden tenisin zirvesine çıkmış bir oyuncu için şu anki zorluklar hafif kalır.

 Dilerim Sharapova
 en kısa zamanda kortlara geri döner. Kendisi, ne kadar büyük bir şampiyon olduğunu bugüne kadar birçok kez kanıtladı, bir kez daha kanıtlamak için de elinden geleni yapacaktır.

4 Haziran 2016

Tenis Değil, Danışıklı Kör Dövüşü

  
 Serena Williams'ın Roland Garros'ta dün ve bugün oynadığı maçlar kör dövüşünden halliceydi. Kahramanımız, iki gündür öyle bir görüntü sergiledi ki sanki birileri kendisini zorla maça getirmiş gibiydi. Bırakın koşmayı, yürümeye bile mecali olmayan Birleşik Amerikalı, ağlamaklı yüz ifadesiyle iki maçı da dramaya çevirdi. Hatırlarsanız aynı tavırları İstanbul'un ev sahipliği yaptığı 2013 yılındaki WTA Championships'te de sergilemişti.

 
Serena'nın devasa kariyerini ve ne kadar büyük bir tenisçi olduğunu tartışmaya gerek yok. Ancak bu, kendisine dilediği gibi davranma hakkını vermiyor. Profesyonel tenise angarya iş muamelesi yapmak hem sporun kendisine hem de seyircilere saygısızlıktır. 

 Öte yandan Serena, bu kadar kötü oynadığı bir Grand Slam'de finale çıkıyorsa bunu büyük oranda kendisinden çok daha kötü olan rakiplerine borçlu. Bugün kendi attığı kısa topu bile takip etmeyen, dünse bir sete 24 basit hata sığdıran bir Serena'yı eleyemeyenler kadın tenisinin geleceği olarak görülemezler.

 Bir süredir pek çok genç oyuncuya geleceğin yıldızı etiketinin yapıştırıldığına tanıklık ediyoruz. Ne var ki bunlar arasında saman alevi gibi parlayıp sönen birkaç isim hariç kayda değer bir başarı elde eden olmadı. Bunda da şaşılacak bir şey yok çünkü hiçbiri kendileri için yaratılan beklentileri karşılayabilecek düzeyde değil. Hâl böyleyken Serena gibi eski kurtlar daha çok ekmek yiyecekmiş gibi görünüyor. Bu durumun bizim için bir sakıncası yok. Yeter ki tenis maçı diye kör dövüşü seyretmeyelim.