Serena Williams'ın Roland Garros'ta dün ve bugün oynadığı maçlar kör dövüşünden halliceydi. Kahramanımız, iki gündür öyle bir görüntü
sergiledi ki sanki birileri kendisini zorla maça getirmiş
gibiydi. Bırakın koşmayı, yürümeye bile mecali olmayan Birleşik
Amerikalı, ağlamaklı yüz ifadesiyle iki maçı da dramaya
çevirdi. Hatırlarsanız aynı tavırları İstanbul'un ev sahipliği yaptığı
2013 yılındaki WTA Championships'te de sergilemişti.
Serena'nın devasa kariyerini ve ne kadar büyük bir tenisçi olduğunu tartışmaya gerek yok. Ancak bu, kendisine dilediği gibi davranma hakkını vermiyor. Profesyonel tenise angarya iş muamelesi yapmak hem sporun kendisine hem de seyircilere saygısızlıktır.
Öte yandan Serena, bu kadar kötü oynadığı bir Grand Slam'de finale çıkıyorsa bunu büyük oranda kendisinden çok daha kötü olan rakiplerine borçlu. Bugün kendi attığı kısa topu bile takip etmeyen, dünse bir sete 24 basit hata sığdıran bir Serena'yı eleyemeyenler kadın tenisinin geleceği olarak görülemezler.
Bir süredir pek çok genç oyuncuya geleceğin yıldızı etiketinin yapıştırıldığına tanıklık ediyoruz. Ne var ki bunlar arasında saman alevi gibi parlayıp sönen birkaç isim hariç kayda değer bir başarı elde eden olmadı. Bunda da şaşılacak bir şey yok çünkü hiçbiri kendileri için yaratılan beklentileri karşılayabilecek düzeyde değil. Hâl böyleyken Serena gibi eski kurtlar daha çok ekmek yiyecekmiş gibi görünüyor. Bu durumun bizim için bir sakıncası yok. Yeter ki tenis maçı diye kör dövüşü seyretmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder