Indian Wells'e son birkaç yıldır olduğu gibi bu yıl da zemin tartışmaları damga vurdu. Turnuvada kullanılan zeminin yavaşlığından en çok şikayet eden isim olan Daniil Medvedev, yarı finalde Holger Rune'ye elendiği karşılaşmanın ardından Bolshe Tennis kanalına verdiği demeçte Indian Wells'i bir toprak kort turnuvası olarak nitelendirdi.
Medvedev mübalağa etmiyor, bilakis somut bir gerçeği dile getiriyor. Nitekim bu yılki Indian Wells sırasında paylaşılan bir istatistik, turnuvada kullanılan kortlardan birinin hız endeksini 29.3 olarak gösteriyordu. Bu, söz konusu kortun hız bakımından toprak seviyesinde olduğu anlamına geliyor. Zaten topun yerden sektikten sonra ne kadar yavaşladığı maç yayınlarından bile fark ediliyordu.
Zemin türlerinin tenisteki önemi, oyunun hızına olan etkisinden ileri gelir. Bilindiği üzere toprak kortlar yavaş, sert ve çim kortlar ise hızlıdır. Ancak sert kortların hızları suni bir şekilde toprak kortlarınkiyle eşitlendiğinde tenisteki zemin kavramının içi boşalmış oluyor. Tıpkı Indian Wells gibi sert zemin üzerinde oynanan toprak kort turnuvaları ortaya çıkıyor.
Ortalama tenis izleyicileri, uzayan puanların oyun kalitesini ve seyir keyfini artırdığına yönelik son derece yanlış bir görüşe sahip. Dünya tenisini yönetenler de çoğunluğu oluşturan bu kitleyi tatmin edebilmek uğruna yıllar öncesinden itibaren kortların hızını düşürmeye başladı. Bu sayede tenisin daha popüler bir spor hâline geleceği düşünüldü. İşin ironik tarafıysa aynı yöneticilerin bir süredir maçların uzunluğundan şikayet etmesi.
Son yıllarda tenis maçlarının sürelerinin kısaltılabilmesi adına oyunun ruhuna kasteden pek çok formül geliştirildi. Oysa bunun için çok daha akılcı bir yöntem var ki o da sert ve çim kortların hızlarını normale döndürmek. Bu, hem maç sürelerini önemli ölçüde kısaltacak hem de oynanan tenisin seyir zevkini artıracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder