27 Mayıs 2025

Zverev'in Yıllardır Süren Bekleyişi

 Alexander Zverev, halihazırda Grand Slam kazanamamış en kariyerli tenisçilerden biri, belki de birincisi. ATP Dünya Turu Finalleri ve Olimpiyat Oyunları da dahil olmak üzere pek çok farklı seviyedeki turnuvada şampiyonluğu bulunan Alman raket Grand Slam'lerde ise bir türlü mutlu sona ulaşamadı. Tenis dünyası da son zamanlarda bu durumun nedenlerini sorguluyor.

 Zverev hakkında yapılan yorumların ekseriyeti, kendisinin Grand Slam kazanamamış olmasını zihinsel faktörlere bağlıyor. Bana göre ise esas problem, Alman tenisçinin yeterince agresif oynamaması ve risk almaktan kaçınması. Kahramanımızın bu zaafı, Jannik Sinner'e yenildiği son Avustralya Açık finalinde net bir şekilde ortaya çıkmıştı. Fakat benim Zverev'in pasifliğine dair sunacağım en büyük kanıt, 2022 Roland Garros'ta Rafael Nadal ile oynadığı yarı final maçı olacaktır.

 Söz konusu maçın ilk seti tie-break sonucunda Nadal'ın hanesine yazılırken tie-break'te 6-2 öne geçen Zverev üst üste dört set puanından faydalanamamıştı. İkinci sette de 5-3'lük skor avantajını koruyamayan Alman raket, bir puan esnasında ayak bileğini feci bir şekilde burkmuş ve mücadeleye devam edememişti. Velhasıl Zverev'in bir türlü fişi çekemediği maç, kendisi adına trajik bir şekilde sonuçlanmıştı. 

 Hayatta bazen risk almamak en büyük risktir. Gerektiği zamanlarda alınmayan riskler, Zverev örneğinde de görüldüğü üzere ağır sonuçlar doğurabiliyor. İsviçreli efsane Roger Federer de geçtiğimiz yılki Laver Kupası sırasında Zverev'i yorumlarken bu gerçeğe dikkat çekmişti:

 "Onu izlerken karar anlarında çok pasif ve defansif oynayan birini görüyorum. Oysa dünyanın en iyilerine karşı oynarken inisiyatif almalı ve hücum etmelisiniz. Kendisinin çok fazla eksiği yok. Ancak Grand Slam kazanmak için vuruşlarınıza güvenmeli ve daha ofansif oynamalısınız. Vücudunuzdaki her hücrenin bunun tek doğru yol olduğunu hissetmesi gerekiyor. Şampiyonluk, özellikle de ilk şampiyonluk size kendiliğinden gelmiyor."

 Tüm bunlara rağmen Zverev'in Grand Slam kazanma ihtimali hâlâ yüksek. Kendisi, dördüncü turdan öteye gidemediği Wimbledon haricindeki üç büyük turnuvada ciddi bir şansa sahip. Şayet oyununa risk katsayısı yüksek vuruşları entegre edebilirse en büyük hedefine daha kolay ulaşacaktır. Bu noktada bir antrenör desteği, 28 yaşındaki tenisçi için son derece faydalı olabilir.

17 Mayıs 2025

Agassi'nin İtirafları Bize Ne Anlatmıştı?

 Birleşik Amerikalı eski tenisçi Andre Agassi, kariyerinin bir döneminde uyuşturucu kullandığını ve yetkililere yalan söyleyerek ceza almaktan kurtulduğunu 2009 yılında yayımlanan Open adlı otobiyografisinde itiraf etmişti. Vaktiyle kamuoyunda büyük yankı uyandıran bu itiraflardan doğru sonuçlar çıkarabilmek için Agassi'nin kendi kitabındaki anlatımının iyi irdelenmesi gerekiyor.

 Agassi, uyuşturucuyla kariyerinde dibi gördüğü 1997 yılında tanışıyor. O yılın şubat ayında San Jose'de katıldığı ve yarı finalde elendiği turnuvanın hemen ardından Las Vegas'taki bekar evine geri dönen Agassi, kendisini kötü hissettiği bir sırada asistanının teşvikiyle metamfetamin olarak bilinen maddeyi kullanıyor. 

 Kitaptaki kronolojiye göre Agassi'nin dopingli çıktığı tarih, 1997'nin kasım ya da aralık ayına tekabül ediyor. Zira kahramanımız, pozitif test sonucunu ekim ayının sonunda Stuttgart'ta oynadığı turnuvadan birkaç hafta sonra öğrendiğini belirtiyor. Metamfetamini ilk kez şubat ayında kullandığını göz önünde bulundurursak Birleşik Amerikalı yıldızın söz konusu maddeyle olan ilişkisinin yaklaşık bir yıl sürdüğü sonucuna ulaşıyoruz. Nitekim kendisi de konuyla ilgili verdiği muhtelif röportajlarda metamfetamini bir yıl boyunca periyodik olarak kullandığını söylüyor.

 Pozitif test sonucu, Agassi'ye bir ATP yetkilisinden gelen telefonla tebliğ ediliyor. Kendisine idrarında eser miktarda metamfetamine rastlandığı, bu maddenin vücuduna nasıl girdiğini bir mektupla anlatması gerektiği ve eğer maddeyi bilerek kullandıysa disipline sevk edileceği bildiriliyor. Ayrıca metamfetaminin eğlence amaçlı uyuşturucular listesine girdiği ve üç aylık bir cezasının olduğu söyleniyor.

 Agassi, ATP'ye gönderdiği savunmasında metamfetaminin vücuduna uyuşturucu bağımlısı bir arkadaşının hazırladığı sodalardan yanlışlıkla içmesi sonucunda girdiğini yazıyor. Yetkililerden anlayış ve hoşgörü beklediğini belirten Birleşik Amerikalı, daha sonrasında ise konuyu avukatlarına havale ediyor. En nihayetinde kendisinin yalan beyanları bir şekilde kabul görüyor ve dosya kapanıyor.

 Hiç şüphesiz ki Agassi'nin itirafları büyük bir skandalı gözler önüne seriyor. Kendisinin geçmişte uyuşturucu kullanması ve doping cezasından kaçınmak için yalana başvurması hayranları için büyük birer hayal kırıklığı. Yine de bu durumun efsanevi raketin başarılarını şaibeli hâle getirdiğini söylemek pek doğru değil. Çünkü Agassi, metamfetamin kullandığı dönemde zaten dibe vuruyor ve sadece bir Challenger şampiyonluğu kazanabiliyor. Ayrıca o vakitler alması gereken üç aylık men cezasının daha sonra yapacağı ihtişamlı geri dönüşü engelleme ihtimali çok düşük.

 Madalyonun diğer yüzündeyse bir doping vakasının ATP tarafından hasıraltı edilişini görüyoruz. Bir yıl boyunca uyuşturucu kullanan bir tenisçinin sadece bir kez radara takılması da dopingle mücadelenin bir zamanlar ne kadar gevşek bir şekilde yürütüldüğünü gösteriyor. Hâl böyleyken Agassi'nin itiraflarının kendisinden çok tenisin itibarına zarar verdiği söylenebilir.