24 Ağustos 2025

Amerika Açık Fakiri Değil Zengini Doyurdu


 Profesyonel tenis, sınırlı sayıda insanın para kazanabildiği bir meslek. Daha somut konuşmak gerekirse dünya sıralamasında ilk 150'nin dışında yer alan bir tenisçinin turnuvalardan elde ettiği gelirle seyahat, konaklama ve ekipman masraflarını karşılaması mümkün değil. Üstelik ilk 150 tenisçi arasında da geçim kaygısı taşıyanların sayısı bir hayli fazla.

 Görece daha mütevazı kariyerlere sahip olan tenisçiler kazançlarını maksimize edebilmek adına çeşitli yollara başvuruyor. Bunlardan biri de çiftler kategorisinde yarışmak. Tekler kariyerlerine yoğunlaşan elit tenisçilerin genellikle rağbet göstermedikleri çiftler turnuvaları alt sıralardaki oyuncuların ceplerine az da olsa para girmesini sağlıyor. Ne var ki son dönemde bu fırsatı da budayan bir girişime tanıklık ettik.

 Sezonun son Grand Slam'i olan Amerika Açık, bu yılki karışık çiftler turnuvasında birtakım düzenlemelere gitti. Normalden bir hafta öne çekilen turnuvada takım sayısı 32'den 16'ya düşürülürken şampiyon takıma verilecek para ödülü beş katına çıkarıldı. Tüm bu yenilikler, karışık çiftler turnuvasına tenisin yıldızlarını çekmeye yönelikti ve en nihayetinde amaç hasıl oldu.

 Novak Djokovic, Iga Swiatek ve Carlos Alcaraz gibi yıldızların akın ettiği karışık çiftler turnuvasında pek çok gerçek çift oyuncusu kendisine yer bulamadı. Öyle ki turnuvayı üst üste ikinci kez şampiyonlukla tamamlayan Sara Errani-Andrea Vavassori çifti ancak wild card ile ana tabloya girebildi. Errani, ödül seremonisinde yaptığı konuşmada şampiyonluğu turnuvaya katılamayan çift oyuncularına armağan ettiğini söyleyerek yeni formattan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi.

 Errani, gösterdiği tepkide sonuna kadar haklı. Çünkü Amerika Açık organizatörleri, hem çiftler tenisinin içini boşaltan hem de tenisteki gelir adaletsizliğini derinleştiren bir uygulamaya imza attı. Son tahlilde dünya, reytingi yüksek süperstarlar ve bunları daha çok izlemek isteyen tenisseverlerin etrafında dönmüyor. Madalyonun öteki yüzünde tenisten ekmek yemeye çalışan yüzlerce oyuncu daha bulunuyor.

9 Ağustos 2025

Roger Federer'in Eşsiz Tenis Stili

 Profesyonel tenis, 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında büyük bir dönüşüm geçirdi. Söz konusu dönemde daimi servis-vole stili yavaş yavaş tedavülden kalkarken geri çizgi oyunu yeni norm hâline geliyordu. Roger Federer'in 1998 yılında tenis sahnesine çıkışı da işte böyle bir konjonktüre rastladı.

 Kariyerinin başlarında tipik bir servis-voleci olan Federer ilerleyen yıllarda oyun tarzını güncelledi. Servis-volecilerin sahip olduğu teknik becerileri milenyum tenisinin dinamikleriyle harmanladı ve ortaya seyrine doyum olmayan bir oyuncu çıktı.

 Federer, tenis literatüründeki istisnasız her tekniği büyük bir ustalıkla uyguluyordu. Tek el backhand kullanıyor oluşu, vuruşlarını çok rahat bir şekilde çeşitlendirmesini sağlıyordu. Ralli esnasında aniden kısa top veya slice'a dönebiliyordu ki bu şekilde rakiplerini hareketsiz bıraktığı çok puan vardır. Eski bir servis-voleci olarak file önündeki refleksleri ve dokunuşları da muazzamdı. Volenin her türlüsünü alabiliyordu. 

 Kortun her bölgesinden her vuruşu çıkarabilecek kapasiteye sahip olan Federer geri çizgiden bile voleyle puan kazanabilen bir tenisçiydi. Olağanüstü vuruş repertuvarı, zaman zaman şapkadan tavşan çıkarmasına da imkan tanıyordu. Meşhur bacak arası vuruşları bunun en sembolik örneğiydi. 

 En zor vuruşları bile kolaymış gibi gösteren Federer'in tenis topu ve raketle yapabileceklerinin sınırı yok gibiydi. Nitekim kendisi, 2015 Amerika Açık öncesinde tenis literatürüne SABR kısaltmasıyla geçen yeni bir return tekniği geliştirdi. Uzun adı "Sneaky Attack by Roger", yani Roger'ın sinsi atağı olan bu teknik servis kutusunun hemen gerisinde return yapmaya dayanıyordu.

 Martina Navratilova'nın da dediği gibi Federer'i en iyi seviyesindeyken izlemek usta bir piyanisti Mozart konçertosu çalarken dinlemeye benziyordu. Onun tenisi, işte bu kadar sanatsal ve estetikti.

 Spor, istatistiklerden ibaret bir olgu değildir. Federer, tenis tarihinin en başarılı oyuncusu olmayabilir ama bana göre en iyisidir. Çünkü o, kazanırken izleyenlere keyif vermiştir. Kendisinin tenis oynarken izlediği yol, tüm başarılarını olduğundan daha değerli kılmaktadır.