9 Ağustos 2025

Roger Federer'in Eşsiz Tenis Stili

 Profesyonel tenis, 1990'ların sonu ve 2000'lerin başında büyük bir dönüşüm geçirdi. Söz konusu dönemde daimi servis-vole stili yavaş yavaş tedavülden kalkarken geri çizgi oyunu yeni norm hâline geliyordu. Roger Federer'in 1998 yılında tenis sahnesine çıkışı da işte böyle bir konjonktüre rastladı.

 Kariyerinin başlarında tipik bir servis-voleci olan Federer ilerleyen yıllarda oyun tarzını güncelledi. Servis-volecilerin sahip olduğu teknik becerileri milenyum tenisinin dinamikleriyle harmanladı ve ortaya seyrine doyum olmayan bir oyuncu çıktı.

 Federer, tenis literatüründeki istisnasız her tekniği büyük bir ustalıkla uyguluyordu. Tek el backhand kullanıyor oluşu, vuruşlarını çok rahat bir şekilde çeşitlendirmesini sağlıyordu. Ralli esnasında aniden kısa top veya slice'a dönebiliyordu ki bu şekilde rakiplerini hareketsiz bıraktığı çok puan vardır. Eski bir servis-voleci olarak file önündeki refleksleri ve dokunuşları da muazzamdı. Volenin her türlüsünü alabiliyordu. 

 Kortun her bölgesinden her vuruşu çıkarabilecek kapasiteye sahip olan Federer geri çizgiden bile voleyle puan kazanabilen bir tenisçiydi. Olağanüstü vuruş repertuvarı, zaman zaman şapkadan tavşan çıkarmasına da imkan tanıyordu. Meşhur bacak arası vuruşları bunun en sembolik örneğiydi. 

 En zor vuruşları bile kolaymış gibi gösteren Federer'in tenis topu ve raketle yapabileceklerinin sınırı yok gibiydi. Nitekim kendisi, 2015 Amerika Açık öncesinde tenis literatürüne SABR kısaltmasıyla geçen yeni bir return tekniği geliştirdi. Uzun adı "Sneaky Attack by Roger", yani Roger'ın sinsi atağı olan bu teknik servis kutusunun hemen gerisinde return yapmaya dayanıyordu.

 Martina Navratilova'nın da dediği gibi Federer'i en iyi seviyesindeyken izlemek usta bir piyanisti Mozart konçertosu çalarken dinlemeye benziyordu. Onun tenisi, işte bu kadar sanatsal ve estetikti.

 Spor, istatistiklerden ibaret bir olgu değildir. Federer, tenis tarihinin en başarılı oyuncusu olmayabilir ama bana göre en iyisidir. Çünkü o, kazanırken izleyenlere keyif vermiştir. Kendisinin başarıya giderken seçtiği yol, yaptığı her şeyi daha değerli kılmaktadır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

2005 aus open
2009 us open
ve tarihin en acı maçı 2019 wimbledon

bu üçünü alacaktı aga.. fizyolojik psikolojik hiçbir affı yok.