22 Şubat 2014

Tenis İçin TRT'ye İhtiyaç Var


 TRT'nin bilhassa son birkaç yıldır izlediği yayın politikalarıyla mevcut iktidarın borazanlığını üstlendiği herkesin malumu. Son olarak buz pateni yarışmalarını kadın sporcuların giydiği kıyafetlerden ötürü yayımlamamasıyla gündeme gelen kanalın bu tür yobazlıkları sadece sporla da sınırlı değil. Örneğin Hadise'nin 2009'daki macerasından beridir Eurovision'a kadın vokal gönderilmiyor.

 Yine benzer bir "kadın hassasiyeti"nden midir bilinmez ama TRT artık tenis de yayınlamıyor. 90'lı yıllardan bu yana Fahri İkiler ve Tansu Polatkan gibi usta spikerleriyle bir nesle tenisi sevdiren kanal hâlihazırda hiçbir turnuvanın yayın hakkına sahip değil. Ellerinde kalan son büyük organizasyon olan Roland Garros'u da en son 2011'de ekranlara getiren TRT'den o gün bugündür ülkemizin ev sahipliği yaptığı WTA Championships dışında hiçbir büyük turnuvayı izleyemedik.

 Varlığını halkın ödediği vergilere borçlu olan TRT, öteden beri biz tenisseverlerin şiddetli eleştirilerine maruz kalmış bir devlet televizyonu. Aynı frekansta hem TRT Gap hem TRT 3 hem de TBMM TV'nin yayın yaptığı günlerde Roland Garros yayınları aksayınca çok öfkelenirdik. Bereket ki kurum, şimdilerde ayrı bir spor kanalına sahip. Ancak yayıncılık anlayışları, ellerindeki büyük imkanlara rağmen üç kanalın tek frekansta yayın yaptığı o yıllardan bile kötü.

 TRT eleştirilirken sıklıkla şunu işitiriz: "Bu kanal bizim cebimizden çıkan vergilerle besleniyor." Bu ifade her ne kadar klişe bir söylem olsa da bütünüyle haklı. Zira devlet halktan aldığı vergileri bu kanala özel televizyonlarla reyting yarışına girmesin diye veriyor. Dolayısıyla TRT'nin görevi dizi ya da futbol yayınlamak değil, özel kanalların çeşitli nedenlerden ötürü yayımlayamadığı her türlü organizasyonu kamuyla buluşturmak.

 Bugün birçok ünlü tenisçinin biyografisini incelediğinizde tenise merak sarmalarındaki tetikleyici unsurun televizyonda seyrettikleri maçlar olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Türkiye gibi nüfusunun büyük bir bölümünün ekonomik sıkıntı yaşadığı bir ülkede ise televizyon yayınları tenisçi yetiştirebilmek açısından daha hayati bir öneme sahip. O yüzden TRT'nin bir kamu kuruluşu olarak 
bu konuda üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmesi gerekiyor.

Hiç yorum yok: