14 Şubat 2018

Halep Bile Böyleyse Bizimkiler N'apsın?


 Simona Halep, 2018 yılına kadınlar tenisinin 1 numarası olarak başlamıştı. Buna karşın sezonun şu ana kadarki bölümünde oynadığı tüm maçlara markasız kıyafetlerle çıktı. Çünkü Adidas ile olan sözleşmesi bitmişti ve aradan geçen sürede kendisine yeni bir kıyafet sponsoru bulamamıştı.

 Yaklaşık iki ay boyunca kıyafetlerini internetten sipariş ettiği söylenen Halep en nihayetinde Nike ile anlaştı. Fakat Rumen tenisçinin içine düştüğü durum gerçekten trajikti. Öyle ya, kısa bir süre öncesine kadar dünya 1 numarası, şimdi de 2 numarası olan bir oyuncunun Adidas ile kontratı biter bitmez başka bir marka tarafından kapılması gerekirdi.
 
 Halep'in bile sponsorsuz kalabildiği bir ortamda daha mütevazı kariyerlere sahip meslektaşlarının hâlini varın, siz düşünün. Bunlar arasında dünya klasmanında belli bir eşiği geçemeyenler zaten hiç sponsor bulamıyor. Çünkü bu seviyedeki tenisçilere yapılacak yatırımın geri dönüşü olmuyor. Dahası, sıralamada ilk 150'nin dışında yer alan tenisçilerin turnuvalardan kazandıkları para ödülleri kıyafet, ekipman, seyahat ve konaklama masraflarının karşılanmasına yetmiyor. Hâl böyle olunca yüzlerce oyuncu geçim sıkıntısı çekiyor.

 Sponsor bulamayan, kazandığından daha fazlasını harcayan tenisçilerin mesleklerini icra edebilmeleri ancak federasyon desteğiyle mümkün olabiliyor. Bu durum, en çok da Türk tenisçiler için geçerli. Aralarında en çok tanınanları bile Türkiye Tenis Federasyonu tarafından fonlanıyor.
 
 Tenisteki gelir adaletsizliği, ulusal federasyonların yanında bu sporun küresel çaptaki yönetim organlarını da birtakım önlemler almaya itiyor. Geçtiğimiz yıldan itibaren hayata geçirilen Grand Slam Geliştirme Fonu projesi dünya üzerinde her yıl belli sayıda tenisçiye maddi destek sağlıyor. Bu yıl 29 oyuncuya toplam 650 bin dolar dağıtacağı açıklanan fondan milli tenisçi İpek Soylu da faydalanacak. Kendisinin payına düşen hibe ise 25 bin dolar.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yunus bey selamlar bazı sorularım var. :)
1- açık dönem öncesi başarıları ciddiye almalı mıyız? rod laver gibi isimler bu kadar saygı gördüğüne göre bi yandan almamız gerek diye düşünüyorum. ama bi yandan da sadece amatörler oynuyormuş.

2- bu sorum aslında ilk sorunun sonu ile bağlantılı.. sadece amatörler oynuyor derken? tenisi profesyonel oynayan kimse yok muymuş? hayır varsa onlar nerede oynuyorlarmış?? :)

Yunus Dilber dedi ki...

Merhaba,

Yani tamamı ile silmemek gerektiği kesin ama çok ciddiye almamakta da fayda var. Daha doğrusu, burada genel bir kaide yerine oyuncu bazlı değerlendirmek gerekiyor. Mesela Rod Laver, Açık Dönem'de de takvim slam yapmış bir oyuncu. Böyle birini elbette göz ardı edecek hâlimiz yok.

Açık Dönem öncesinde Grand Slam turnuvalarına sadece amatörler alınıyordu. Dolayısıyla tenisi profesyonel oynayanlar elbette vardı ama Grand Slam turnuvalarına katılamıyorlardı.