26 Ocak 2018

Teniste Pandora'nın Kutusu Açıldı


 Daniel Evans, Sara Errani, Thomaz Bellucci ve şimdi de Alize Cornet... Bunlar bir yıldan kısa bir süre içinde teniste gündeme gelen doping olayları. Belki arada benim atladığım başka isimler de olabilir ama meselemiz bu değil. Buradaki esas sorun şu: N'oldu da tenisle dopingin adı daha önce hiç alışık olmadığımız kadar yan yana gelmeye başladı?

 İşte bu sorunun yanıtını verebilmek için filmi ta Maria Sharapova'nın meldonyum vakasına kadar geri sarmak gerekiyor. Çünkü o olayla birlikte tenis için Pandora'nın kutusu resmen açılmış oldu.

 Sharapova, doping testinin pozitif çıktığını kamuoyuyla paylaştıktan birkaç gün sonra medyadaki dezenformasyonları yalanlamak için yayımladığı Facebook mesajının sonlarına doğru şöyle bir cümle kullanmıştı: "Ben dürüst ve açık biriyim. Sakat olduğumu iddia ederek gerçekleri gizleme yolunu seçmeyeceğim." (*)

 Yıllardır en üst seviyede tenis oynayan Rus raketin son derece kayda değer olan bu ifadesi aslında büyük bir itham içeriyordu. Demek ki birileri, geçmişte sakatlık ve benzeri kılıflarla dopinge bulaştıklarını kamuoyundan gizlemişti. İşin daha vahim tarafıysa Sharapova'nın ortaya attığı bu iddia, bizzat ITF tarafından teyit edilecekti.

 Ağustos 2016'da doping yönetmeliğini değiştirdiğini duyuran ITF, resmi sitesi aracılığıyla herkesin aklıyla alan eden, sk
'i
andal bir açıklamaya imza attı. Tenisin uluslararası seviyedeki en büyük yönetim organı, söz konusu duyuruda hem Sharapova'nın ima ettiği şeyin adını koyuyor (silent ban) hem de bu uygulamayı kaldırdığını ilan ediyordu. Bu, geçmişte yapılan usulsüzlüklerin açık bir itirafıydı. (**)
 
 Şimdi önümüzde böylesine somut iki gerçek dururken birbiri ardına çıkan doping haberlerine şaşırmamak gerekir. Gördüğümüz kadarıyla ITF'nin -bilhassa Sharapova olayından sonra- bu zamana kadar tüm pislikleri süpürdüğü halının altında artık yer kalmadı. Peki geçmişte işlenen suçlar n'olacak diyorsanız onları da ancak Andre Agassi gibilerin ileride yapacakları itiraflarla öğrenebileceğiz.

 (*) https://www.facebook.com/sharapova/posts/10153282306932680
 (**) http://www.itftennis.com/news/237420.aspx

3 yorum:

Adsız dedi ki...

hahah 20 ya 20! tebrikler yunus bey! şu an sevincim büyük ama nasıl kudurduklarını gördükçe daha da mutlu oluyorum. bkz
https://twitter.com/brckrstn/status/957563652642664448
yunus bey siz tanımıyor olabilirsiniz ama şu vatandaş anti federer'cilikten ölen biri. öyle böyle değil. ve şimdi fanatizm dersi veriyor :)
nadal için yazıp çizdiklerinizin totemlerinizin haddi hesabı yokken federer kaybedince smiley dolu mesajlara doymazken başkalarını fanatik olmakla suçlamak garip değil mi yazarsanız bi ömür duacınız olurum haha :D

Adsız dedi ki...

yunus bey sorularım var :)

1- çiftler maçı oynamak çok mu kolay? hiç yormuyor mu?
hingis kaç yaşına kadar oynadı malum. hem de üst düzeyde. e sağlıklıysan teklerde oyna?
veya bi oyuncu öğlen tekler akşam çiftler oynuyor bana mısın demiyor. hiç mi yormuyor?

2- son dönemlerde kortlar çok yavaşlatıldı, indian wells neredeyse toprak kort oldu şeklinde yorumlar malum. bu neden yapıldı? oyuncular mı talep etti? hızlı kort sevmesine rağmen federer talep etmiş olmasın? federer'in ezan okunurken müziğin sesini açtığı doğru mu? (nadalcı yorumu yapayım dedim)

Yunus Dilber dedi ki...

:)

Elbette çok kolay değil ama teklere göre çok daha az efor gerektirdiği kesin. Neticede partnerinle birliktesin. Puanlar daha kısa sürüyor. Fakat oyuncudan oyuncuya değişen durumlar var. Mesela kimisi daha çok para kazanmak için teklerle birlikte çiftler oynar. Bu bir kariyer stratejisidir.

İkinci sorunuzla ilgili ben bir yazı kaleme almıştım. Maalesef tenis aleminde rallinin uzaması kaliteye yoruluyor. Pek çok tenis izleyicisi beceri ve estetikten ziyade kalitesiz uzun rallileri daha çekici buluyor. Turnuva organizatörleri de daha çok seyirci için böyle bir yönteme başvurdular. Eskiden halı kort vardı mesela, şimdi yok. Sağlığa zararlıysa elbette kaldırılsın ama sert kortları toprak kort hızında ayarlamamak gerekir.

Son olarak Hıncal Uluç'un da dediği gibi Federer adam değil. :)