11 Mart 2018

Groeneveld'in Boşluğu Nasıl Dolacak?


 Maria Sharapova, dört yıldır antrenörlüğünü yapan Sven Groeneveld ile yollarını ayırdığını açıkladı. Doğrusunu isterseniz Groeneveld'in Sharapova'nın koçu olmasına ne kadar sevindiysem bu ayrılığa da bir o kadar üzüldüm. Çünkü Hollandalı çalıştırıcı, hem tenis bilgisi hem de kişiliğiyle sadece Sharapova değil, hemen her tenisçinin başına gelebilecek en güzel şey.

 Groeneveld, tenis dünyasındaki her oyuncunun iç geçirerek baktığı bir antrenör. Kendisi, Sharapova'yla anlaşmadan önce bir markanın oyuncu geliştirme grubunda çalışıyordu. Onu yeniden profesyonel turda çalıştırmaya iten faktör pek tabii ki Sharapova markasının büyüklüğüydü.


 Hollandalı antrenörün güdümünde Sharapova, büyük hamallık yaparak kazandığı 2014 Roland Garros başta olmak üzere pek çok kupa kaldırdı. Fakat bana göre Groeneveld'in esas başarısı, vuruş yelpazesi son derece sınırlı bir tenisçi olan Sharapova'ya 27-28 yaşlarından sonra kısa top atmayı öğretmiş olmasıydı. Kendisinin insani kalitesi ise işindeki başarısının da ötesinde.

 Doping testinin pozitif çıktığı ve 15 ay men cezası aldığı dönemde kim olsa Sharapova ile yollarını ayırırdı. Nitekim sponsorlarından meslektaşlarına kadar herkes Rus tenisçiye yüz çevirmişti. Oysa Groeneveld, böylesine zorlu bir süreçte bile öğrencisinin arkasında durdu. Twitter'daki resmi hesabında kendisini "Proud coach of Maria Sharapova", yani "Maria Sharapova'nın gururlu koçu" olarak tanımladı. Tüm bunlar onun ne kadar karakterli biri olduğunu gösteriyor.


 Son tahlilde Groeneveld, Sharapova'yı kariyeri bitene kadar çalıştırabilecek krediye sahipti. Şayet görevden ayrılmayı kendisi istediyse buna diyecek bir şey yok. Zira son iki yılda o da öğrencisi gibi fazlasıyla yıpranmış olmalı. Fakat bu karar, şu sıralar son derece formsuz bir dönemden geçen Sharapova tarafından alındıysa büyük bir hata. Çünkü Rus tenisçinin son zamanlarda aldığı kötü sonuçların Groeneveld ile hiçbir ilgisi bulunmuyor.

 Sharapova, geçtiğimiz yılın nisan ayında kortlara döndüğünden bu yana pek çok turnuvadan sakatlığı nedeniyle çekilmek zorunda kaldı. Katıldığı sınırlı sayıdaki turnuvaya da bir türlü form tutamadığı için erkenden veda etti. 


 Her şeye rağmen şu anki tablo, Mayıs 2009'daki kadar karanlık değil. O vakitler hiç kimse, uzun süreli omuz sakatlığının ardından servisi tarumar olan Sharapova'nın bir daha eski günlerine dönebileceğini düşünmüyordu. Ancak Rus yıldız, aradan geçen zamanda iki Grand Slam daha kazandı ve yeniden 1 numaraya yükseldi. Dolayısıyla kendisi, şimdikinden çok daha zorlu virajları başarıyla dönmüş bir sporcu. 

 Gelgelelim, Groeneveld'in yerine kimin geçeceği şu an için ciddi bir soru işareti. Kabul edelim ki Sharapova karakter olarak herkesin idare edebileceği biri değil. Nitekim kendisi, Groeneveld'den önce göreve getirdiği Jimmy Connors'ı bir maç sonra kapının önüne koymuştu. O yüzden gelecek antrenörün de tıpkı Groeneveld gibi Sharapova ile uyumlu bir kişi olması gerekiyor.

 Şahsi fikrim, Lindsay Davenport'un Sharapova için pek çok açıdan en doğru seçim olacağı yönünde. Oyuncuyken güçlü servisleriyle ön plana çıkan Birleşik Amerikalı, Sharapova'nın servislerindeki istikrarsızlığa çare olabilir. Aynı dönemde tenis oynamış olan bu ikilinin birbirlerini yakından tanımaları da bir başka avantaj.

 

11 yorum:

Adsız dedi ki...

yunus bey, hayatı boyunca toprak kortta birçok maça çıkan ve gayet önemli başarılar kazanan bir isim federer.. geçen sene pas geçti. bu sene de geçebilir. seneye de geçebilir. sonuçta yaşı belli.
peki bazı süper zekalı arkadaşların bunu "korkaklık" olarak yorumlamasına ne diyorsunuz? :) bu yaştan sonra mı "korkmaya" başlamış :) bu nefis zekalar için yorumunuz nedir?

Yunus Dilber dedi ki...

Nasıl saldıracaklarını şaşırmış olmalılar ama iyi gülüyoruz sayelerinde. Her ortama lazım böyle komik arkadaşlar ama tenise bulaşmasalar hem kendileri hem de bizler için iyi olacak. :)

Adsız dedi ki...

yunus bey siz sanırım tenis oynadınız. bilginiz de malum. yine saçma bir soruyla karşınızdayım.
federer maçlarını izlerken riske girip basit hata yapınca çok sinirleniyorum. geçen aklıma geldi, neden riske giriyor :)
10 tane slice vursa ne olur ki? eminim karşı taraf hata yapar. kısacası winner'a gitmek yerine defalarca slice vursa daha mantıklı olmaz mı?

Adsız dedi ki...

federercilerin wimbledon sevdasını anlamıyorum. artık bi hedef kalmadı ki? çıkıp "canım istemiyor katılmayacağım" dese valla üzülmem.
us open esas önemli olan.. sampras ile 5-5 çünkü.. ortada bi hedef var.
keşke kendisini us open a hazırlasa.

Yunus Dilber dedi ki...



Estağfurullah...

İlk sorunuzdan başlayayım. Devamlı slice vurmak karşı tarafa devamlı hücum şansı verir. Bu sefer de rakibin winnerlarını seyredersiniz. Öte yandan Federer, backhand kanadında bolca slice kullanıyor zaten. Fakat slice'ın da nasıl kullanıldığı önemli. Bu vuruşun bunun karşı tarafta etki yaratması için mümkün olabildiğince alçak ve falsolu olması lazım. Bir de Federer'i büyük yapan şeylerden biri winner kovalayan oyun tarzıdır.

Diğer sorunuz içinse Wimbledon en prestijli turnuva, yeri hep ayrıdır. Ama bundan da ziyade Federer'in yaşı itibarı ile kazanma şansının en yüksek olduğu Grand Slam turnuvası. Bu yüzden öne çıkıyor devamlı. Fakat dediğiniz gibi bir Amerika Açık'a ben de hayır demem. :)

Adsız dedi ki...

onu büyük yapan winner kovalaması da bizi kanser yapan onun basit hataları o ne olacak :) anamız babamız halimize acır oldu :)

Yunus Dilber dedi ki...

Eee gülü seven, dikenine katlanır demişler. :)

Adsız dedi ki...

yunus bey dünya 175 numarasına elenmek de ne bileyim.. çüş yani..
kafaca bitirdi belki de. son kez dünya 1 numarasını tatmak yetti.
ya da del potro'ya 40-15'ten kupa verdiğini hala unutamıyor.
neyse nadalcılar sevinedursun (ne 300bilmemkaç haftayı ne de 36.5 yaşında zirveye oturmayı tatmayacaklar neden seviniyorlar bilmem de) bir şey soracağım..
tipik basit hatalar yapmadı federer. çoğu miss hit gibiydi. güneşten rahatsız olduğunu ve topu bazen göremediğini düşünüyorum. sizce?
toprak kort konusunda da "asla" diyorum. bitik şu an çok belli. atp stuttgart'a kadar dinlenmeli.

Adsız dedi ki...

ha bu arada federer taraftarları da 1 numara olayına çok takılıyorlar.. bence esas takılmaları gereken 100 kupa hedefi. 97'de takılıp kalmasın.

Adsız dedi ki...

yunus bey sizi rahatsız ettiğimi biliyorum özür dilerim ama başka bir arkadaşım falan yok ve birine içimi dökmek istiyorum.
36 yaşında birine şunu demek için cidden ultra zeka sorunları olması lazım. https://twitter.com/BoffMaryPoppins/status/977672670497136640

Yunus Dilber dedi ki...

Kondisyonla alakalı bunlar. Indian Wells ve Miami, Grand Slam'lerden sonra en uzun soluklu turnuvalar ve peş peşe geliyorlar. Hâliyle Indian Wells'te 6 maça çıktıktan sonra 37 yaşında biri için toparlanmak zor olmuştur. Ama maçı alabilirdi. Ne var ki kaybetmek için her şeyi yaptı.

Ben 1 numaraya takılmıyorum hiçbir zaman da hesap kitap işini sevdiğim için devamlı yazıyorum. Yoksa Grand Slam'den gayrısı boş. Bu arada Federer, toprakta oynamayacağını resmen açıkladı. :)