Fransa'nın eski sağlık ve spor bakanı Roselyne Bachelot, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada Rafael Nadal'ın 2012'de dopingli çıktığını ve aynı yıl Wimbledon'ın ardından sezonu kapatarak bu gerçeği sakladığını söylemişti. Hiçbir somut delile dayanmayan bu iddia karşısında Nadal da haklı olarak Bachelot'ya dava açmıştı. Bugün de Fransız bakanın tazminat ödemeye mahkum edildiği haberi geldi.
Bachelot, Nadal'ı doping yapmakla suçlayan ilk kişi değil. Daha önce de eski tenisçi Yannick Noah ve bazı Fransız televizyonları, Nadal ve genel olarak İspanyol sporculara yönelik doping ithamlarında bulunmuşlardı. Elbette bu iddialar, somut kanıtlarla desteklenmedikçe iftiradan öteye gitmiyor. Bununla birlikte Uluslararası Tenis Federasyonu ITF'nin geçmişteki bazı uygulamalarının bu tip dedikodulara zemin hazırladığını söylemek gerek.
Bachelot, Nadal'ı doping yapmakla suçlayan ilk kişi değil. Daha önce de eski tenisçi Yannick Noah ve bazı Fransız televizyonları, Nadal ve genel olarak İspanyol sporculara yönelik doping ithamlarında bulunmuşlardı. Elbette bu iddialar, somut kanıtlarla desteklenmedikçe iftiradan öteye gitmiyor. Bununla birlikte Uluslararası Tenis Federasyonu ITF'nin geçmişteki bazı uygulamalarının bu tip dedikodulara zemin hazırladığını söylemek gerek.
Tenisin küresel çaptaki en büyük yönetim organı olan ITF, 2016 yılının ağustos ayında resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada doping testini geçemediği için lisansı askıya alınan tüm oyuncuların bundan böyle derhal kamuyouna duyurulacağını belirtti. Daha öncesinde böyle bir duyuru için dopingli çıkan oyuncu hakkındaki yargılama sürecinin tamamlanması bekleniyordu. Her türlü suistimale açık olan bu uygulama, doping yapan tenisçilerin sakatlık ve benzeri kılıflarla suçlarını ve aldığı cezaları kamuoyundan gizlediklerine ilişkin rivayetleri beraberinde getirdi. Söz konusu teori, tenis çevrelerinde "silent ban" (gizli men cezası) adıyla biliniyordu.
ITF'yi dopingle mücadelede daha şeffaf olmaya iten gelişme bir önceki yıla damgasını vuran Maria Sharapova vakasıydı. İdrarında yasaklı maddeye rastlandığını düzenlediği basın toplantısıyla duyuran Sharapova, bu itirafından birkaç gün sonra resmi Facebook hesabından yaptığı paylaşımda "Ben dürüst ve açık davrandım. İsteseydim sakat olduğumu iddia edip gerçeği gizleyebilirdim ama bunu yapmayacağım." ifadelerini kullanmıştı. Rus tenisçinin bu sözlerinin ITF'yi ne kadar zor durumda bıraktığını tahmin etmek güç değil.
Demem o ki ITF'nin işgüzarlıkları, kariyeri 2016 yılının öncesine uzanan tüm tenisçileri töhmet altında bırakıyor. Öyle ki sadece Nadal değil, geçmişte türlü gerekçelerle kortlardan uzun süre ayrı kalan veya hiç beklenmedik bir anda kariyerini sonlandırma kararı alan tüm oyunculara şüpheyle bakılıyor. Bu yüzden kabahat, Bachelot gibilerden ziyade dünya tenisini yönetenlerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder