10 Aralık 2011

Tenisin Küçük Katili Amanda Coetzer


 Tenis, her şeyden evvel bir denge oyunu. Hayatta olduğu gibi bu sporda da kimse mükemmel değil. Nasıl ki hayatta olumlu yönlerimizi ortaya çıkarabildiğimiz ölçüde hedeflerimize ulaşabiliyorsak teniste de başarı aynı yöntemle mümkün olabiliyor. Zira bu sporda da her özelliğin kendine göre birtakım avantajları ve dezavantajları var. O yüzden de bardağın dolu tarafına odaklanabilmek teniste çok önemli bir meziyet hâline geliyor. Bu yazıda sizi bu yeteneğe fazlasıyla sahip biri olan Güney Afrikalı eski tenisçi Amanda Coetzer ile tanıştıracağız.

 22 Ekim 1971'de Hoopstad'ta dünyaya gelen Amanda Coetzer'ın 1.58'lik boyuyla ülkesinin teklerdeki en başarılı tenisçisi olacağını kim tahmin edebilirdi? Ne var ki bu ufak tefek Güney Afrikalı, tenis kariyeri boyunca kısacık boyuna nispet yaparcasına birçok büyük zafer elde etti. 1988 yılı itibarı ile profesyonelliğe adımını atan Coetzer, dört yıl sonra adını ilk 20'deki raketler arasına yazdırdı ve daha sonra da bu elit grubun değişilmez parçalarından biri olmayı başardı. Hızlı tırmanışını sürdüren Coetzer, dünya klasmanında 3 numaraya kadar yükseldi fakat ona asıl şöhreti, kendisinden üst sıralarda yer alan isimleri sürekli yenmesi getirdi. Büyük oyuncuları üzen birçok galibiyeti ve kısa boyu nedeniyle kendisine "Küçük Katil" lakabı takıldı.

 1995 yılındaki Kanada Açık'ta ilk beşten üç oyuncuyu yendi Coetzer. O zamanki dünya 1 numarası Steffi Graf, 4 numara Jana Novotna ve 5 numara Mary Pierce'i devirerek şampiyonluğun kapısını aralamıştı ama finalde Monica Seles'e yenilmekten kurtulamadı. Coetzer'ın Graf'a karşı bu turnuvada elde ettiği galibiyet efsanevi raketin 32 maçlık yenilmezlik serisinin de sonuydu aynı zamanda.

 97 sezonuysa Güney Afrikalı raketin kariyerindeki en başarılı sezondu hiç şüphesiz. Sezonun ilk Grand Slam turnuvası olan Avustralya Açık'ın dördüncü turunda Graf'ı bir kez daha yenen Coetzer o turnuvada yarı finale yükseldi. Sezonun devamında efsanevi rakete karşı kazanacağı bir diğer maç, onu tenis tarihinin unutulmazları arasına sokacaktı. Berlin turnuvasında çeyrek finalde karşı karşıya gelen ikilinin mücadelesinde gülen taraf 56 dakika sonunda 6-0 ve 6-1'lik setlerle Coetzer olacak ve bu karşılaşma, 22 Grand Slam şampiyonluğu bulunan Alman raketin kariyerindeki en ağır yenilgi olarak kayıtlara geçecekti. Sezonun ikinci Grand Slam turnuvası olan Roland Garros'ta efsanevi raketi bir kez daha deviren Coetzer, yarı finalde o yılın şampiyonu Iva Majoli'ye kaybederek elendi.

 Coetzer, kariyerinin en büyük şampiyonluğuna ise ertesi sezon Hilton Head'deki Tier 1 turnuvasını kazanarak ulaştı. Sürpriz sonuçlarına 1999 sezonunda da devam eden Güney Afrikalı raket o yıl bir ilki başararak Steffi Graf, Martina Hingis ve Lindsay Davenport'u 1 numara iken yenen tarihteki tek tenisçi oldu. İstikrarlı çizgisini sürdüren Coetzer, 1993'ten 2001'e kadarki sezon sonu şampiyonalarının tümünde de yer alarak hatırı sayılır bir başarıya imza attı. 2004'te emekliliğini açıklayan tenisin küçük katili, kariyerinde dokuz tekler şampiyonluğu elde etti ve birbirinden önemli galibiyetlere imza attı.

 Güney Afrika tenisinin yetiştirdiği en büyük yıldız olan Coetzer'ın kariyer öyküsü, tenisin içinde birçok dinamiği barındıran bir spor olduğunu fazlasıyla gözler önüne seriyor.