16 Ocak 2025

Aynı Kötülükleri Zeynep Sönmez'e De Yapmayın

 Milli tenisçi Zeynep Sönmez, ana tablodan katıldığı Avustralya Açık'a ilk turda veda etti. Ev sahibi ülkeden Talia Gibson ile kozlarını paylaşan temsilcimiz, rakibine 3-6, 7-6 ve 6-1'lik setlerle mağlup oldu.

 Zeynep sürekli winner kovalayan, ofansif bir tenisçi. Vuruş repertuvarında vole ve kısa top da var. Servisleri ise belki de 1.70'lik boyunun doğal sonucu olarak oyunundaki en büyük zaaf gibi görünüyor. Saatte ortalama 150-160 km hıza ulaşan servislerini genelde topspin veya slice şeklinde kullanıyor.

 Zeynep'in Gibson ile oynadığı maç, gerek oyun stili gerekse de seviye itibarı ile birbirine denk iki tenisçinin mücadelesiydi. Oyuncumuz ilk seti daha fazla winner üreterek kazandı. Ancak ikinci setten itibaren bu alandaki üstünlük el değiştirince korttan boynu bükük ayrıldı.

 Aldığı yenilgi sonrası sosyal medyada Zeynep hakkında son derece haksız ve haddini aşan bazı eleştiriler okuduk. Oyuncumuzun Merida Açık'taki tarihi şampiyonluğunun ardından kanal kanal gezip tenisi boşladığı ve Hindistan'da özel turnuva oynayarak hata ettiği öne sürüldü.

 Evvela şunu hatırlatmak gerekir ki Zeynep'in Merida Açık zaferi Kasım ayında, yani WTA sezonunun sonunda geldi. WTA Turu oyuncuları, genellikle yılın bu döneminde dinlenmeye çekilir ve yeni sezon hazırlıklarına başlar. Nitekim Zeynep de aynı şeyi yaptı ve 2024 yılının devamında başka turnuvaya katılmadı. Bir tenisçiyi ölü sezon olarak adlandırılan bir dönemde resmi turnuva oynamamakla suçlamak cehaletten başka bir şey değil.

 Zeynep'in medyada daha sık görünmek istemesi ve Hindistan'da özel turnuva oynaması profesyonelliğinin bir gereğidir. Çünkü o da diğer tüm meslektaşları gibi mümkün olduğu kadar fazla para kazanarak geleceğini garanti altına almak istiyor. Bu doğrultuda reklam ve sponsorluk anlaşmaları ile yüksek para ödüllü özel turnuvaları değerlendirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Kaldı ki kendisi, dünya sıralamasındaki konumu itibarı ile geçim kaygısını en çok hisseden ve dolayısıyla paraya en çok ihtiyaç duyan oyuncular arasında yer alıyor. 

 Günümüz tenisinde kort dışı faaliyetler lüks değil, zorunluluktur. Bunların bir tenisçiyi asıl işine konsantre olmaktan alıkoyması ise komik bir varsayımdan öteye geçmez. Zira hiçbir oyuncu, gününün tamamını tenise ayırmaz, ayıramaz.

 Demem o ki Zeynep'e akıl vermek ya da ondan hesap sormak hiçbirimizin haddine değil. Ayrıca kimsenin uçuk beklentilerle kendisini baskı altına almaya hakkı yok. Tenis bireysel bir spor ve Zeynep bu sporu bizim milli hislerimizi tatmin etmek için yapmıyor. Oyuncumuz şu ana kadarki başarılarıyla zaten ülke tarihine geçti. Bundan sonraki kariyeri de potansiyeliyle uyumlu olsun, yeter. Daha önce diğer tenisçilerimize yaptığınız kötülükleri bari Zeynep'e yapmayın.

5 Ocak 2025

Hıncal Uluç'un Evlere Şenlik Tenis Yorumları

 Hıncal Uluç dendiğinde akla ilk olarak Defne Joy Foster'ın ölümü üzerine kaleme aldığı insanlık dışı yazı geliyor. Ancak kendisinin tek günahı bu değildi. Acımasız bir medya baronu olarak gazetedeki köşesini operasyonel faaliyetler için kullanmaktan ve sevmediği kişileri hedef göstermekten asla çekinmezdi. Hâliyle kendisini kötü bilirdim. 

 Uluç spor yorumculuğunda ise bir internet trolünden halliceydi. Kıraathane üslubuyla yaptığı yorumlar son derece düzeysiz, yüzeysel, hamasi ve popülistti. Saplantı derecesinde bağlı olduğu bazı fikirleri vardı ve bunları sürekli tekrar ederdi. Nitekim kendisinin tenisle ilgili hemen her yazısının da aynı cümleler etrafında şekillendiğini görüyoruz. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:

 Günümüz tenisçileri korkak. Hiçbiri fileye çıkmıyor. Geri çizgiden topa vurmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bu yüzden uzun ve sıkıcı ralliler seyrediyoruz. Bu rallileri öven spikerler tenisi bilmiyor. Kazananlar winner vurarak değil, rakiplerinin basit hatalarıyla kazanıyor. Tenis bitmiş, tenis seyircisi de yozlaşmış. Eskiden basit hatayla alınan puanlar alkışlanmazdı, şimdiyse çılgınca alkışlanıyor.

 Uluç, özetlemeye çalıştığımız görüşlerinden de anlaşılacağı üzere kafa olarak 2000'li yılların öncesinde kalmış tipik bir servis-vole hayranıydı. Bunda herhangi bir beis yok. Bilakis ben de servis-volecileri izlemeyi çok severim. Üstelik servis-volenin günümüz tenisinde daha sık kullanılması gerektiğini savunurum. Buna karşın bütün geri çizgi tenisçilerini defansif veya korkak olarak nitelemek akılalmaz bir cehalet örneği. Keşke birileri hücum tenisinin geri çizgiden de oynanabildiğini rahmetliye söyleseydi.

 Peki Uluç'un bütün görüşleri mi hatalı? Elbette hayır. Örneğin tenis seyircisinin yozlaştığına yönelik değerlendirmesi su götürmez bir gerçek. Öte yandan kendisinin uzun süren puanlar konusunda da ciddi bir haklılık payı bulunuyor. Bu tip puanlar, genellikle iki oyuncunun da riskli vuruşlardan kaçınmasının bir sonucudur ve kalitesiz tenise işaret eder. Ne var ki modern tenis, oyunun kalitesini puanların uzunluğuna endeksleyen büyük bir kitle yarattı. 

 Son tahlilde Uluç, tenis yorumlarken de bozuk saat gibiydi ve ara sıra doğruyu gösterirdi. O yüzden Roger Federer'i "koyunun olmadığı yerdeki Abdurrahman Çelebi"ye benzetmesi gibi bilumum saçmalıklarına gülüp geçmek gerekir.