14 Ağustos 2017

Marsel, Tomic Sendromu Yaşıyor


 Bu satırlarda Marsel İlhan'a düzdüğüm methiyelerin haddi hesabı yoktur. Ancak geldiğimiz noktada Marsel'i övmek şöyle dursun, Twitter'da kendisiyle alay edenlere dahi tek laf edemez olduk. Çünkü Marsel, aradan geçen zamanda tıpkı o goygoycuların sürekli vurguladığı gibi devamlı ilk turlarda elenen bir oyuncuya dönüştü. Dahası, ilk 1000'de bile yer almayan oyunculara karşı üst üste maçlar kaybetti.

 Marsel'in son yıllardaki fecaat performansıyla Twitter'daki zevzeklerin değirmenine su taşıdığı bir gerçek olsa da aynı zevzeklerin ilk 100'e girdiğinde de bu adamla akılları sıra dalga geçtiklerini unutmamak lazım. Bunun altında da pek tabii ki söz konusu kitlenin cehalet ve şuursuzluğu yatıyor. Okumayan, kendisini geliştirmeyen, üretmeyen ve tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de üretenlere küfreden bu utanmazların elbette kale alınacak bir tarafı yok.

 Gelgelelim Marsel'in şu anki içler acısı hâlinin sorumlusu da bizzat kendisi. Bir tenisçinin elbette formsuz dönemleri, düşüşleri olur fakat Marsel'in problemi çok daha başka. Onunkisi daha ziyade bir Bernard Tomic vakası. Belki Avustralyalı meslektaşı gibi dillendiremiyor ama Marsel de uzun bir süredir cebine giren paradan gayrısını umursamıyor. Yoksa kendisini yeniden vitrine çıkaran antrenörünü idman temposu yoğun diye kovmazdı herhalde. Nitekim o ayrılıktan sonra nasıl tepetaklak olduğu da ortada.

 Tenis, en nihayetinde bireysel bir spor ve Marsel de bu oyunu bizim milliyetçi duygularımızı kabartmak için oynamıyor. Ne var ki bu kafayla devam ettiği takdirde kendisini böylesi bir vurdumduymazlığa iten federasyon desteğini de günün birinde yitirebilir. Nitekim bu iş için gerekli dalavere ortamı da o çevrelerde fazlasıyla mevcuttur. Bu konuda kendisini çok geç olmadan uyarmak istedim.

Hiç yorum yok: